Kıymetli okuyucularım
İster fert, ister aile, ister toplum olsun milletler ve devletler için ekonomi vazgeçilmez bir gerçektir. Bu sebepten dolayı Rabbimiz israfı yasaklamıştır. Üretim ve tüketim planlaması adalet ve dürüstlük içinde olması için istismardan arındırılmış bir şekilde ihtiyaç sahiplerine ulaştırılması esas alınmalıdır. Bu bağlamda devlet bizzat müteşebbis olarak devreye girmeli ayrıca özel teşebbüsü de teşvik etmeli ve desteklemelidir. Aynı zamanda kontrol ve denetimi de devlet ihmal etmeden sürdürmelidir. Çağdaş ve sağlıklı bir ekonomi için yapılması gerekenler bellidir. Ticari ahlak hırsızlıklarının önlenmesi, israfın frenlenmesi karaborsa ve stokçuluğa mani olunması, acil paylaşımın devreye sokulması, fiyatların takibi maliyetlerin normalleşmesi için gerekli düzenlemelerin yapılması.

Kıymetli okuyucularım
Ekonomi belli bir azınlığın insafına terk edildiği zaman istikrar bozulur. O belli azınlık tok olan zümredir. Onların açların halinden anlaması mümkün değildir. İşçi, emekli, memur, küçük esnaf, dul ve benzeri kesimlerin aldıkları paralar gülünç duruma gelmiştir. Faiz indiriyoruz diyerek doların, euronun, altının tavan yapması bu kesimler ile beraber çiftçilerimizi de mağdur etmiştir. Akaryakıt ürünleri, gübre ve diğer girdilerle piyasa allak bullak olmuştur. Türk lirası son yılların en çok değer kaybına uğramıştır. Alım gücü azalmış ve gülünç duruma gelmiştir. İlgililerin verdiği örnekler bile tamamen aldatmacadır. Bundan 15 yıl önce hatta 20 yıl önce elimize geçen bir maaşla almak imkanına kavuştuğumuz gram altın, yahut dolar bugünle kıyaslanırsa aradaki uçurum pişmiş kelle gibi sırıtıyor. İthal edilen ürünleri döviz karşılığı alıyoruz. Maliyetler resmen artıyor. İnsanlar acı çekiyor.
Kıymetli okuyucularım. Nutuklar, demeçler, sloganlar, yıldızlı sözler ekonomiyi düzeltmiyor. Kazananlar, memnun olanlar, bulanık suda balık avlamayı alışkanlık haline getiren kesimlerdir. Onların her durumda, her vaziyette kazançları malumdur. Ekonominin bu kötü gidişi toplum olarak istenmeyen hadiseleri de sürüklemiştir. Hırsızlıklar, yolsuzluklar, tecavüzler artmıştır. Millet olarak cinnet toplumu haline geliyoruz. Tamiri güç hatalara düşmeden çözüm yolları aranmalıdır. Ben yaptım oldu, mantığı terk edilmelidir. Ekonomi nereye koşuyor? Sorusuna cevap olarak tünelin ucu karanlık,, cevabı verilebilir. Tabii bu cevap Avrupa bankalarında, Amerika bankalarında parası olanlar için geçerli değildir. Çok maaşlılar da bunun dışındadır.