Tarihimize baktığımızda yapılmış bütün inkılâp hareketlerinin, ne kadar kötü olursa olsun, mevcut nizamı sarsıp, devletin ve milletin başına yeni belalar getirdiği açıktır. Devleti kuvvetlendireceğiz diyerek, kendi ordumuzu kendi elimizle topa tutmak çok büyük bir felakettir. “Nizam-ı Cedit” yani “Yeni Düzen” sevdası bu milletin başına büyük belaları açmıştır. Takriben 250 yıldan beri düzen peşindeyiz. Hem de devamlı olarak sarsıntıların ve çalkantıların arasında ve tam ortasında yalpalayarak. Onun için devleti dâhilde ve hariçte feci belalar beklemiştir. Devlet zaafa uğramıştır. Bu yüzden 1827’de donanmamız Navarin’de yakılmıştır. 1828’de Ruslar küçük bir kuvvetle Edirne’ye girmişlerdir. 1829’da Yunanlıların istikbalini kabul mecburiyetinde kalmışız. 1830’da Cezayir Fransızlar tarafından işgal edilmiştir. 1832’de Sisam’a Muhtariyet verilmiştir. Devletin bir düşük ve adi kişisi Kütahya’ya kadar yürümüş, bundan çekinen padişah, Rusya’ya teslim vesikası demek olan Hünkar İskelesi Muahedesi (antlaşması) imzalamıştır. İşte isyan eden kişi Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa’dır. Padişah olan İkinci Mahmut’un ıslahat hareketleri başarı ile neticelenmemiştir ve Sultan İkinci Mahmut devleti zor durumda bırakmıştır. Osmanlı Devleti bu çok çirkin ve alçak girişimlerle altı Avrupa Ülkesi’nin, Avrupa Hükümeti’nin vesayeti altına girmiştir. Tazminat denilen şey de budur. Böylece Avrupa devletleri iç işlerimize müdahaleye başlamıştır. Ciddi topa tutulmuştur. Lübnan’a asker çıkarmışlardır. Dürzî meselesi, Makamat-ı Mübareke yani kutsal yerler meselesi gibi bir sürü onur ve haysiyet kırıcı dış müdahalelere Türkiye maruz kalmıştır. Bunların sonunda Kırım Harbi ve Paris Sulh Antlaşması’ndan mağlup olarak çıkan tek devlet Osmanlı olmuştur. “Düveli Muazzama” ismi kuru bir ünvan olmuştur. Islahat Fermanı’nı devreye sokanların gafleti neticesinde Batılıların iç işlerimize karışması için yüzlerce sebep ortaya atılmıştır. Ali Paşalar, Reşit Paşalar ve adamları yani Tanzimatçılar güruhu asla büyük adamlar olamamışlardır. Tarih onları affetmeyecektir. Ölüm bir takdir-i ilahidir. Ondan kaçış yoktur. Devletler ve milletler ise yaşamaktadır. Çıkarların, kaprislerin, menfaatlerin uğruna “Düzen davası” diyerek kötülük edenlerden milletimiz çok çekmiştir. Hala da çekmektedir. Boş verin düzeni kötülerden kurtulalım yeter.
DEVAM EDECEK...
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
ZEKERİYA KILIÇ
DÜZEN DAVASI (1)