Kıymetli okuyucularım.
Çağımızın en çok istismar konusu olan ve istismar edilen varlığı 'canlı türü' hiç şüphesiz kadınlardır. Halbuki kadınlara iyi davranmayı Rabbimiz emretmiştir. Kuran'da Nisa Suresi vardır. Nisa'nın anlamı ise kadındır. İşte Nisa Suresi'nin 19. ayetinde, "Kadınlarla iyi geçinin (Onlara iyi davranın)" emri vardır. Veda hutbesinde Şanlı Peygamberimiz (Ona selam olsun), "Kadınlarınız üzerinde haklarımız vardır. Onların da (Kadınlarınızın da) sizin üzerinizde hakları vardır. Onlara iyi davranınız. Eşlerinize şefkatle muamele edin" buyurmuşlardır. Riyazüs-Salihin Tercemesi Cilt 1. Sayfa 315'ten 327'ye kadar. Kadınlara iyi davranmakla ilgili sevgili Peygamberimizin bizlere tavsiye ve emirleri vardır. Nisa Suresi'nin 120. ayetinde ise, "Ne kadar gayret ederseniz edin eşleriniz arasında hakkı ile adalet (eşitlik) yapamazsınız. Birine büsbütün meyledip (Gönül verip) diğerini askıda gibi ihmal etmeyiniz. Aralarında düzgün davranınız. Allah'tan korkunuz. Allah gafurdur rahimdir" buyurmuştur. Bu ayetin geniş anlatımında (tefsirinde) ilim adamları çok evliliğin doğru olmadığını efdal olanın bir eş ile devam edilmesini tavsiye etmişlerdir.
Kıymetli okuyucularım.
Sevgili peygamberimiz (s.a.v.), "Bir kimse kadına buğz etmesin. Hoşlanmadığı huyları varsa ona karşılık memnun olacağı, hoşlanacağı huyları da vardır" buyurmaktadır. Böyle yüzlerce hadis mevcuttur. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde yetkili ve yetkisiz birçok kişi ve kurumlar tarafından dillendirilen sözde kadın hakları neyi düzeltti ki? "Kadının hangi problemi çözdü" diye sormak lazım. Bu ülkede kadın vücudunu pazarlayarak vergi rekortmeni ulan yüzlerce gayrimenkulün sahipliğini yapanlar unutuldu mu? Üryan dolaşmak, nikâhsız yaşamak, reklam aracı olmak, istismar edilmek, modanın kobayı haline gelmek, sokaklarda boynuzlu yürümek kadın hakları olabilir mi? Keşke bundan 1445 yıl önce Akabe Biatı'nda kadınlara verilen haklar gündeme gelseydi de zina yapılmayacağı, hırsızlık yapılmayacağı, çocukların öldürmeyeceği (kürtaj cinayeti), iftiranın atılmayacağı ve de nikahsız birlikteliklerin olmayacağı gerçeği dile getirseydi. Ya da 1924'te Mustafa Kemal Atatürk'ün şu veciz ifadesi hatırlatılsaydı, "Kadınlarımız yüce Rabbimizin, yüce dinimiz İslam'ın emir ve tavsiyelerini bilmiş olsalardı ne bu kadar kapanacaklar neden bu kadar açılacaklardı. Onlar gözleriyle dünyayı seyretsin yüzleri cihana açılsın."
Kıymetli okuyucularım.
Kadın hakları deyince onların birinci planda annelik gibi kutsal bir görevin muhatabı olduğunu bilmemiz lazımdır. Kadın dövmek ve horlanmak için değildir. Bilakis sevilmeye layıktır. Onu eğlence ve reklam aracı, para kazanma vasıtası olarak görenlere yazıklar olsun!