Allah’a ve şanlı Peygamberimize inananların çilesi bitmiyor. İşkenceler, eziyetler, hakaretler, yurtlarından kovulmalar, sevdiklerinden ayrılmalar ve ölümler. Yaşayan Nemrutlar, Firavunlar, Kârunlar, Ebu Cehiller, Ebu Lehepler çoğaldığı gibi, yaşayan Stalinler, Leninler, Maolarda çoğalmıştır.
İşte Doğu Türkistan dünyanın gözü önünde can veriyor. Toplu olarak soy kırımına tabi tutuluyor. Mao’nun dölleri soydaşlarımızı yok ediyor. Dünya susuyor. Türkiye ise eli kolu bağlı bekliyor. Ümmeti Muhammed diyenler, İslam alemi diyenler, Türk Dünyası, kızıl elma ve Turan diyenler çaresiz bekliyor. Rahmetli Alparslan Türkeş’in sağlığında Doğu Türkistan için verdiği mücadeleler malumdur. Ülkü ocaklarının tertip etmiş olduğu mitingler, yürüyüşler, hala hafızalarımızdadır. Bunlar konuyu canlı tutmak için önemliydi. Rahmetli Başbuğumuz, Merhum Süleyman Demirel ile bu konuda çok sık görüşüyorlardı. Medya ve basın Doğu Türkistan’daki zulümleri ve katliamları canlı tutuyordu. Konuyla ilgili röportajlar yapılıyordu. Elbette Doğu Türkistan’daki Müslüman Türk kardeşlerimiz Kuzey Irak’taki peşmergeler, Kobani’den gelen sığınmacılar ve beş milyona yakın Suriyeliler kadar önemlidir. Konuyla alakalı olarak rahmetli Türkeş’in gayret ve fikirleri tavsiye edilmiştir. Ülkü ocakları genel başkanının bu bağlamda medyayı harekete geçirmesi lazımdır. Merak ettiğim husus şudur. Yoksa bizde mi globalleşme, diyalog, medeniyetler arası ittifakların çarkları ve blokları arasında preslendikte haberimiz mi yok. Susan ya da susturulan medyanın, basının devreye sokulması gerekmiyor mu? Bunlara engel olan ‘ÇİN’ denilen zulüm devletinin ticari antlaşmaları ise batsın onların ticaretleri. Oğuz Kağan’dan, Dede Korkut’tan, Atilla’dan, Alparslan Gazi’den alın da, Farabi, İbn-i Sinalara ve diğer Türk büyüklerine kadar hepsinin Türkistan’da izleri vardır. Ayrıca Bilge Han, Kaşgarlı Mahmud, Gazzi, Mengü Han bu kervanın yolcularıdır. Türk milleti üç kıtada hüküm sürmüştür. Çin, Hindistan, Afganistan, Horasan, Doğu ve Orta Avrupa, Balkanlar, İran, Azerbaycan, Kafkasya, Rumeli, Irak, Suriye, Mısır, Kuzey Afrika Türklerin hâkimiyet sahaları olmuştur. Türkler bu ülkelerde devletler kurmuştur. Şartların değişmesi ‘’Soydaşlarımızın toplu imhasına göz yumulmasını gerektirmez.’’
“Bir Türk Cihana bedeldir’’ diyenler ‘’üç buçuk soysuzun ardından zağarlık yapamam’’ diyen kalemler ve o kutlu RUH nerede…
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
ZEKERİYA KILIÇ
Doğu Türkistan Kanayan Yara
İşte Doğu Türkistan dünyanın gözü önünde can veriyor. Toplu olarak soy kırımına tabi tutuluyor. Mao’nun dölleri soydaşlarımızı yok ediyor. Dünya susuyor. Türkiye ise eli kolu bağlı bekliyor. Ümmeti Muhammed diyenler, İslam alemi diyenler, Türk Dünyası, kızıl elma ve Turan diyenler çaresiz bekliyor. Rahmetli Alparslan Türkeş’in sağlığında Doğu Türkistan için verdiği mücadeleler malumdur. Ülkü ocaklarının tertip etmiş olduğu mitingler, yürüyüşler, hala hafızalarımızdadır. Bunlar konuyu canlı tutmak için önemliydi. Rahmetli Başbuğumuz, Merhum Süleyman Demirel ile bu konuda çok sık görüşüyorlardı. Medya ve basın Doğu Türkistan’daki zulümleri ve katliamları canlı tutuyordu. Konuyla ilgili röportajlar yapılıyordu. Elbette Doğu Türkistan’daki Müslüman Türk kardeşlerimiz Kuzey Irak’taki peşmergeler, Kobani’den gelen sığınmacılar ve beş milyona yakın Suriyeliler kadar önemlidir. Konuyla alakalı olarak rahmetli Türkeş’in gayret ve fikirleri tavsiye edilmiştir. Ülkü ocakları genel başkanının bu bağlamda medyayı harekete geçirmesi lazımdır. Merak ettiğim husus şudur. Yoksa bizde mi globalleşme, diyalog, medeniyetler arası ittifakların çarkları ve blokları arasında preslendikte haberimiz mi yok. Susan ya da susturulan medyanın, basının devreye sokulması gerekmiyor mu? Bunlara engel olan ‘ÇİN’ denilen zulüm devletinin ticari antlaşmaları ise batsın onların ticaretleri. Oğuz Kağan’dan, Dede Korkut’tan, Atilla’dan, Alparslan Gazi’den alın da, Farabi, İbn-i Sinalara ve diğer Türk büyüklerine kadar hepsinin Türkistan’da izleri vardır. Ayrıca Bilge Han, Kaşgarlı Mahmud, Gazzi, Mengü Han bu kervanın yolcularıdır. Türk milleti üç kıtada hüküm sürmüştür. Çin, Hindistan, Afganistan, Horasan, Doğu ve Orta Avrupa, Balkanlar, İran, Azerbaycan, Kafkasya, Rumeli, Irak, Suriye, Mısır, Kuzey Afrika Türklerin hâkimiyet sahaları olmuştur. Türkler bu ülkelerde devletler kurmuştur. Şartların değişmesi ‘’Soydaşlarımızın toplu imhasına göz yumulmasını gerektirmez.’’
“Bir Türk Cihana bedeldir’’ diyenler ‘’üç buçuk soysuzun ardından zağarlık yapamam’’ diyen kalemler ve o kutlu RUH nerede…