Sevgili okuyucularım.
Bir önceki yazımda işaret ettiğim gibi Milli Mücadele, din adamları konusu yeterince incelenmemiştir. Bu konudaki kitap ve araştırmalar ise yok denilecek kadar azdır. Aslında iyi niyetli ve tarafsız bir gözle konu ele alınırsa, inilmesi gereken, incelenmesi zaruri olası belgeler milletimize takdim edilse çok ciddi gerçekler ortaya çıkar. Mesela Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı, Cumhurbaşkanlığı ve Osmanlı arşivleri onların kahramanlıkları dile getiren belgelerle doludur. Anılan arşivlerdeki belgeler incelendiğinde. Hülleci Piyesi'nde ortaya konan, yüzlerce tiyatro eserinde ve karikatürlerde hafife alınan, uydurma kıyafetli, ürkek ve korkak şahsiyetli ve kurnaz karakterli tipler olmadıkları görülecektir. Yine rahmetli Halide Edip Adıvar’ın "Vurun Kahpeye” isimli eserinde tahkir ettiği karaladığı din adamları camiasının büyük bir bölümünün Anadolu’daki Milli Mücadele harekâtında yer aldığı anlaşılacak ve görülecektir. Asıl olan tarafsız bir tarihçi gözüyle konuya bakmaktır. Bu itibarla merhum Fethi Tevetoğlu şöyle diyor: "Türk Milli Mücadelesi'nin noksansız tarihini yazanların, eserin asıl sahibi büyük Türk milletinden bu mücadeleye ufak-büyük hizmeti geçmiş her Türk evladına gördüğü milli hizmet ölçüsünde yer ve değer vermeleri, hem ilmi bir zaruret, hem de bir kadirbilirlik, bir vefa borcudur.” Bu arada şu gerçeği de göz ardı etmeyelim. Sayıları az da olsa kimi din adamları ile ilgili çalışmaların mutlaka yapılması gerekmektedir. O gün olduğu gibi, bugün de iç kurtlar mevcuttur. Ellerinden gelse bir günde devletimizi de, milletimizi de, bayrağımızı da utanmadan ve kahpe bir şekilde perişan edeceklerdir. Allah onlara fırsat vermesin. Öyle zannediyorum ki bugünkülerin sayısı, o günkülerden fazladır. Maskeler düşmeden ve düşürülmeden o bukalemun tipleri tanımak kolay olmuyor. Buradaki asıl gaye gençlerimizin üzerinde yaşadıkları vatanın sevinçlerini ve kederlerini paylaştıkları toplumun teneffüs ettikleri hürriyet havasının, kısaca sahip oldukları bütün değerlerin kimler tarafından nasıl ve hangi mücadelelerle elde edildiğini anlamalarıdır. Bu cümleden alarak Milli Mücadele ile Türk İstiklal Savaşı'nı bir millet harekâtı olmaktan çıkararak, belirli bir sınıf ve zümrenin davranışları şeklinde yorumlamak ahlak dışı ve taraflı bir tutum olsa gerek. Bu anlayıştaki yazılanlar, yorumlar, yapılan yayınlar, yetişen neslimizi yanlış bilgilendirmekten ileri gitmez. Birilerine duyulan kin, gerçekleri asla örtbas etmemelidir.
Devam edecektir…