SON DAKİKA
Hava Durumu

Din, vatan, bayrak, millet, ahlak ve hainler (4)

Yazının Giriş Tarihi: 22.10.2017 22:11
Yazının Güncellenme Tarihi: 22.10.2017 22:11
Sevgili okuyucularım.
Daha önce belirttiğim gibi emperyalist güçler, uzun yıllar devam eden savaşların sonunda Türk milletinin yorgun ve fakir düştüğüne inanmışlardı. Ancak göz ardı edilen ve unutulan bir gerçek vardı. Bu gerçeği Mayıs 1919’da Mehmet Emin Yurdakul, Sultan Ahmet Meydanı’ndaki düzenlenen mitingde şöyle dile getiriyordu: “Demir ve ateş kardeşler ben bunlarla hiçbir vatan ve ırkın öldüğünü işitmedim. Şerefli bir tarih ve medeniyete, sağlam bir fazilet ve ahlaka, zengin şiir ve edebiyata, dini ve milli ananelere, ırki ve vatani hatıralara malik olan bir milletin mahvolduğunu tarih göstermiyor.”
Gerçekten geçmişini tarihleştiren, kültürünü millileştiren ve coğrafyasını vatanlaştıran bir milletin tarih sahnesinden silinip gitmesi mümkün değildir. Günümüzde buna örnek , şüphesiz ki şerefli Türk milletidir. Türk halkı Mondros Mütarekesi’ni öğrenir öğrenmez, genci, ihtiyarı, kadını, erkeği silaha sarılmıştır. İşgalcilere karşı direnme ve örgütlenme süratli şekilde devam etmiştir. Amasyalısıyla, Trakyalısıyla, Denizlilisiyle, Aydın ve Erzurumlusu ile, Adanalı, Ankaralı ve bütün Anadolu olarak harekete geçilmiştir.
Bu arada bütün direnme güçlerinin başında bir din adamı mutlaka bulunuyordu. İşte bu bağlamda Müftü Ahmet Hulusi Efendi 19 Mayıs 1919’da düzenlediği mitingde Denizli haklına söyle sesleniyordu, “İşgal edilen memleket halkının silaha sarılması dini bir görevdir...” Herkes bu sese kulak vermiş ve Müftü Efendi’nin etrafında birleşmiştir. Bu mitingde ilçe müftüsü Ahmet Şükrü Efendi, “İzmir Yunanlı kafirler tarafından işgal edilmiştir. Bu kafirlerin bulunduğu yerde namaz kılınamaz, kılınsa bile namaz caiz olmaz" diyerek düşmana karşı konulmasını istemiştir.
Yine Denizli Çal Müftüsü Ahmet İzzet (Çalgüner) ilçe ve çevre halkını toplayarak, “Allahımız bir, kitabımız bir, peygamberimiz bir, vatanımız bir olduğuna göre onun muhafazasına ve korunmasına mecburuz. Mukaddesatımızı müdafaa için Allah’ın ve peygamberin emirlerine uymak gerekir” dedikten sonra şu gerçeği vurguluyordu: “Çöken saray sultanının yerine milletin kalbindeki iman nuru bir kat daha nurlanmıştır” diyerek yürekleri ürperten bir konuşma yapmıştır.
Merhum Celal Bayar (3’üncü Cumhurbaşkanı) bu çalışmalardan şöyle bahseder: “Hoca, hoca, İngiliz, Fransız kim olursa olsun memleketimizi kurtarmaya çalışıyoruz. İcap ederse hepimiz şerefimizle öleceğiz." Bu ifadede Hoca Süleyman Efendi Çine Müftüsüdür.
Bu arada Zile isyanını unutmak hata olur. İstanbul’daki batıl fetvalar, Babıali’nin yalakalığı ve Avukat Ali’nin etrafına topladığı atlılarla isyan başlatmıştır. Mustafa Kemal, Kafkas Tümen komutanı Yarbay Cemil Cahit Bey’i isyanı bastırmak için görevlendirmiş, o da Müftü Hacı Tevfik Bey’le birlikte bu isyanı bastırmıştır. 
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.