SON DAKİKA
Hava Durumu

DEVLETİN TARİKATLARA VE CEMAATLERE BAKIŞI NASIL OLMALIDIR

Yazının Giriş Tarihi: 11.08.2017 21:53
Yazının Güncellenme Tarihi: 11.08.2017 21:53
Sevgili okuyucularım. Yazıma başlamadan önce çok mühim gördüğüm bir ifadeyi sizinle paylaştıktan sonra konuyu incelemek istiyorum. O da şudur. Bazı cemaatler vardır devlete talip olur. Bazıları da vardır ki devleti ele geçirmek ister. Yakın geçmişimizde bunun çok acı örneğini milletçe yaşadık. Şimdi konuyu inceleyelim. Siyasi partiler, demokratik, sosyal ve hukuk devletinin vazgeçilmezlerinden birisidir. Amaçları ise ülkenin yönetimine talip olmaktır. Bunu gerçekleşmesi için elbette sandıkta oya ihtiyaç vardır. Hangi parti hangi tarikati veya cemaati destekliyor. Hangi tarikat veya cemaat hangi partiyi destekliyor. Gelinen noktada sokakta kime sorarsak soralım, bu konuda görüş beyan eder. Devlete talip olmak devlet kurumlarının birer, birer ele geçirilmesiyle gerçekleşir ki sonucu çok vahim olur. Mesela 1979’ların FETÖ’cü özel toplantılarında şu ifadeyi kıllanmıştır. İfade şudur ‘’Domuz da haramdır ayı da haramdır. Her ikisini de tavsiye( yani def ) edecek hale gelinceye kadar domuzun eve girmemesi için ayıyı kapıya nöbetçi tutacağız.” O dönemlerde paralelciler Adalet Partisini, yani rahmetli Süleyman Demirel’i destekliyorlardı. Tabiri caizse ayı olarak Adalet Partisini kullandılar. Daha sonraki yıllarda yaklaşık 12 sene AK Parti’yi kullandılar. Bir ara merhum Ecevit’in DSP(demokratik sol parti) sini de 28 tane başka bir cemaatin milletvekili olduğu çok söylendi. O dönemde  Diyanet İşleri Başkanlığı’nın davet  edilmesi ve din hizmetlerinin cemaatlere bırakılması uzun süre gündemde kaldı. Hatta ben o dönemde şu ifadeyi çok kullandım ve yazdım “Din işleri şayet cemaatlere bırakılırsa 6 ay sonra millet bir birini asmaya, kesmeye başlar ve fitne ortalığı kasıp kavurur. Kimin kimi kafir ilan edeceği belli olmaz’’ demiştim. Tabi bu benim çıkışların uzun süre tenkitlerini de yaşadım. Bugünkü gelinen noktaya bakarsak siyasi iktidarın, yani devleti yönetenlerin bazı başka cemaatlere yakın olduğu görüşü ortaya atılmakta. Devlete talip olmak gayreti, sonunda devleti ele  geçirme noktasına getirir ki bu büyük bir gaflettir. Nacizane düşüncem şudur “Gerek yurt içindeki  kurumlarda, gerekse yurt dışındaki hizmetlerde aranması gereken ilk şart Müslüman Türk Milliyetçiliğini benimseme şuuru olmalıdır.Yani bir görevli milletinden, soyundan sopundan utanmamalıdır. “Yazıma sığdırmam mümkün değil ama Allah nasip eder de ekranlara çıkıp konuşma fırsatı verilirse bir çok somut örnekle bu düşüncelerimi ispatlarım. Devlet içinde devlet düşmanları. Millet için de millet düşmanları hala bir hayli fazladır. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın da bu konuda daha hassas araştırmalar yapmasının konumuna ve aciliyetine  inanıyorum. Emekli müftü olarak bunu savunuyorum. Dileyene hodri meydan. 
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.