11 Mart 2016 tarihinde Cuma günü yazdığım makaleyi hatırlıyorum. Demiştim ki; “Özellikle bazı grupların, bazı görüşlerin, farklı düşüncelerin ve menfaatçi şebekelerin devletten veya siyasi otoritelerden yana görünerek devlet kurumlarına sızması veya devlet kurumlarını ele geçirme gayretleri son derece sakıncalı ve tehlikelidir.” İslam bilginlerinden Farabi, İmamı Gazali başta olmak üzere birçok ilim adamı adaletle yürütülen siyaseti üstün bir ibadet saymışlardır. Devlet yöneticisinin nitelikleri ve görevleri sıralanırken liyakat ehliyet adalet ve dürüstlük ön planda yerini almıştır. Şanlı Peygamberimiz (s.a.v) “İş ehlinden başkasına verildiğinde kıyameti bekleyin” buyurmuştur. Burada kastedilen iş ifadesi, devlet işlerini anlatmaktadır. Bak. Buhari İlim 13 İmare bahsi 170.
Devlet yöneticilerinde aranan özellikler vardır. Mala ve midye düşkünlük bunları en kötü olanıdır. Adaletle yönetme doğruluk, cömertlik, tok gözlülük, gönül, zenginliği, güçlü hafıza insan sevgisi bu özelliklerden önemlileridir.
Ayrıca devlet adamlarının, bir vasfı da şüpheci olma zorunluluğudur. Çünkü etrafındaki, çevresindeki yağcı, yalaka menfaatçi takımının tuzaklarına düşmemesi ve oyunlarına gelmemesi için bu şarttır. Bu ölçülere uyulduğunda İslam Alemi’nde lider problemi olmaz. Bu ölçülere dikkat edilmezse problemler başlar. Dünyanın en geniş ve gelişmiş olan toplumsal kurumu şüphesiz devlettir. Onun için devlette haksızlıkları önleyen kin ve düşmanlıkları yok eden insanlara verilen zararları önleyip ortadan kaldıran hukuki yapı ve otorite esastır. İyiliği emrederken, kötülüklere karşı çıkmak şarttır. Çıkarcı, menfaatçi dostlar edinmek devlet adamlığı ile asla bağdaşmaz. Mesela geçmişte yaşadığımız çirkin ve ihanet odaklı hadiselerin temelinde yatmakta olan şu mantığa göz yumanlar mesuldür. Neydi o mantık; “Efendim domuz da haramdır, ayı da haramdır. Her ikisini de def edip tesirsiz hale getirinceye kadar, domuzun eve girmemesi için, ayıyı kapıya nöbetçi tutacağız” uyutması, ihaneti. İşte devlet yönetiminde falan cemaat, filan grup, falan şıh, falan tarikat, falanca mezhep devletin adamı mantığı yanlıştır ve de çok tehlikelidir. Bunlar asla olmamalıdır. Çünkü devlet milletin ta kendisidir. Bu itibarla devlet yönetiminde amirlik, memurluk görevlerine talip olanların ilk vasfı Müslüman Türk Milletinin bölünmez bütünlüğüne, Bayrağına, şerefine, milli hudutlarımız içinde kalan çakıl taşının bile oynatılmayacağına inancı tam olmalıdır. Bu inanç bu iman yoksa, ‘Efendim bizim partiden, bizim görüşten” denilir ve devlet kapısından sokulursa, o tipler içimizdeki habis ur gibi tehlikelidir. Milli bünyeyi sararsa ihanetler yeniden başlar.
Para, torpil, borsaları da devreye girer. Allah fırsat vermesin. Artık parti ayakları devlette söz sahibi olmamalıdır.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
ZEKERİYA KILIÇ
DEVLET ADAMLIĞI VE MESULİYETLER NELERDİR?
Devlet yöneticilerinde aranan özellikler vardır. Mala ve midye düşkünlük bunları en kötü olanıdır. Adaletle yönetme doğruluk, cömertlik, tok gözlülük, gönül, zenginliği, güçlü hafıza insan sevgisi bu özelliklerden önemlileridir.
Ayrıca devlet adamlarının, bir vasfı da şüpheci olma zorunluluğudur. Çünkü etrafındaki, çevresindeki yağcı, yalaka menfaatçi takımının tuzaklarına düşmemesi ve oyunlarına gelmemesi için bu şarttır. Bu ölçülere uyulduğunda İslam Alemi’nde lider problemi olmaz. Bu ölçülere dikkat edilmezse problemler başlar. Dünyanın en geniş ve gelişmiş olan toplumsal kurumu şüphesiz devlettir. Onun için devlette haksızlıkları önleyen kin ve düşmanlıkları yok eden insanlara verilen zararları önleyip ortadan kaldıran hukuki yapı ve otorite esastır. İyiliği emrederken, kötülüklere karşı çıkmak şarttır. Çıkarcı, menfaatçi dostlar edinmek devlet adamlığı ile asla bağdaşmaz. Mesela geçmişte yaşadığımız çirkin ve ihanet odaklı hadiselerin temelinde yatmakta olan şu mantığa göz yumanlar mesuldür. Neydi o mantık; “Efendim domuz da haramdır, ayı da haramdır. Her ikisini de def edip tesirsiz hale getirinceye kadar, domuzun eve girmemesi için, ayıyı kapıya nöbetçi tutacağız” uyutması, ihaneti. İşte devlet yönetiminde falan cemaat, filan grup, falan şıh, falan tarikat, falanca mezhep devletin adamı mantığı yanlıştır ve de çok tehlikelidir. Bunlar asla olmamalıdır. Çünkü devlet milletin ta kendisidir. Bu itibarla devlet yönetiminde amirlik, memurluk görevlerine talip olanların ilk vasfı Müslüman Türk Milletinin bölünmez bütünlüğüne, Bayrağına, şerefine, milli hudutlarımız içinde kalan çakıl taşının bile oynatılmayacağına inancı tam olmalıdır. Bu inanç bu iman yoksa, ‘Efendim bizim partiden, bizim görüşten” denilir ve devlet kapısından sokulursa, o tipler içimizdeki habis ur gibi tehlikelidir. Milli bünyeyi sararsa ihanetler yeniden başlar.
Para, torpil, borsaları da devreye girer. Allah fırsat vermesin. Artık parti ayakları devlette söz sahibi olmamalıdır.