SON DAKİKA
Hava Durumu

Deprem gerçeği ve rantiyeciler

Yazının Giriş Tarihi: 27.11.2022 17:14
Yazının Güncellenme Tarihi: 27.11.2022 17:14
Kıymetli okuyucularım, cennet vatanımız Türkiye’nin birçok bölgesinin “Deprem Kuşağı’nda” olduğu herkesçe bilinmektedir. Dünü ile bugünü ile yaşanılan deprem felaketleri unutulmamıştır. Aklımızın almadığı ve ermediği olay şudur: Meydana gelen depremlerde yıkılan, çöken, dağılıp hasar gören binaların yapılış tarihlerine bakıldığında ister istemez aklımıza kötü ve çirkin şeyler geliyor. Sebebi ise ecdadımızın yaptırdığı ve yüzlerce yıl önce hizmete sunulduğu bina ve eserlerin bu depremlerde yıkılmayıp, ayağa kalktığını görüyoruz. Şimdilerde ise adına “Çağdaş Mimari” deniliyor. Ama görüyoruz ki bu çağdaş mimari; hormonlu ürünler, silikonlu tipler gibi sadece vitrinlik olarak kalıyor. Albenisi güzel; süsü püsü, boyası, cilası tamdır. Foyası ise en hafif bir sarsıntıda ortaya çıkıyor. İşin en garip ve tuhaf tarafı ise kamuya ait binaların uğradığı zararlar.
Kıymetli okuyucularım. Okul, camii, minare, adliye sarayı gibi yahut hastane gibi binaların, kamu mallarının uğradığı zarar ve ziyanların hesapları sorulmuyor. İhaleleri veren kimler, alanlar kimler, kullanılan malzemeler, yapılan denetimler yeterli mi? Yıkımlar mühendislik hatasından mı, işçilik noksanlığı mı yoksa eksik ve çürük malzeme kullanmaktan mı ya da malzeme çalmaktan mı? Bütün bunlar vatandaş olarak kafalarımızdaki soru işaretleridir. Aynı şekilde “Belediyelerde” de benzer problemler yaşanmıştır. Kırılır, dökülür, kazılır, sökülür, doldurulur, boşaltılır, peşinden demeçler patlatılır ve denir ki “30 yıl hatta 40 yıl şehrimizin altyapıya ihtiyacı olmayacaktır”. Başkanlar değişir, bir yağmur, bir fırtına altyapı diye bir şey kalmaz. Her taraf çamur çorak içinde kalır. Hesap sorulur mu? Tabii ki hayır… Nesil olsa vatandaş var.  Vur abalıya gitsin.
Kıymetli okuyucularım, hem bizim hem de yetkililerin bilmesi gereken husus şudur. İstanbul Eminönü Müftülüğünde, Japonların hazırladığı bir dosya vardır. Meydana gelen depremlerden hiç zarar görmeyen Eminönü Camii ve çevresi Japonların dikkatini çekiyor. Gelen heyet günlerce çalışıyor ve depremlerden niçin, hangi metotlarla zarar görmediğini tespit ediyorlar. Zannediyorum aynı dosya İstanbul Müftülüğünde de mevcuttur. Eminönü Camii’nde yapmış olduğum bir Cuma sohbetinde meslek arkadaşım Murat Demir Bey konuyu detaylı olarak anlatmıştı. O dönemin İstanbul Müftüsü Selahattin Bey’de hadiseyi iyi bilir. Rant musluğunda el yıkamaya alışmış tiplerden mutlaka hesap sorulmalıdır. Kul olmazsa Allah soracaktır. Elbette dürüst ve samimi kardeşlerimizi tenzih ediyorum. Artık ayı hatalar ve gafletler tekrarlanmasın. Para uğruna canlar yanmasın. Olup, bitenler ortada kalmasın.    
 
 
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.