Kıymetli okuyucularım
Türk- İslam tarihine baktığımızda takriben on asırlık bir politik, sosyal, kültürel ve ekonomik birikimle karşılaşırız. Tarihi kökenlerinden koparılmadığı milli ve manevi değerleri muhafaza edildiği, taklit ve başka milletleri model almadığı mükemmel dönemler. Ecdadımız İslam'ın ve Türk töresinin sağladığı disiplin içinde çalışmış ve devleti yönetmiştir. Böylece siyasi içtiması (toplumsal) ve iktisadi (ekonomik) modelini kurmuştur. Bununla birlikte idare ettiği insanları mutlu, huzurlu, asaletli bir hayat nizamı içinde yaşatmıştır. Dilinin söylediğini kalbi onaylamış, ağzından çıkan sözlere bağlı kalmış ve yerine getirmiştir.

Kıymetli okuyucularım
İnsanlık kapitalizmin, sosyalizmin, komünizmin ve faşizmin dar, karanlık ve çelişkili ekonomik ve sosyal sistemlerinin çıkmazlarında bocalarken, asıl çıkar yol olan İslam ekonomik sisteminden uzaklaşmıştır. Basiretsiz, menfaatçi, dengesiz ve israf musluklarını devamlı açık tutan tipler ekonomiyi perişan etmişlerdir. Çağdaş ekonomi kavramları yalan ve yaldızlı sözlerle topluma benimsetilmiştir. Burada yapılması gereken şudur: İlim her türlü insani araştırmaları ve tecrübeyi korkusuzca, baskılardan uzak olarak ele almalıdır. İslam dininin ortaya koyduğu değerleri ekonomik prensipleri incelenmelidir. İnceleme tarafsız ve yansız, yönsüz olarak yapılmalıdır. Batılı ilim adamlarının "Üçüncü yol" deme mecburiyetinde kaldıkları İslam ekonomik sistemi mutlaka ilim adamları ve ekonomi uzmanları tarafından incelenmelidir. Peşin hüküm ve şartlı kafalarla İslam ekonomik sistemini emperyalizmin ve kapitalizmin kirli ve sömürü sistemine teslim edersek bir nevi iktisadi cinayet olur.

Kıymetli okuyucularım
İslam medeniyetinde iktisat bir ilim dalıdır. Anlamı ise tutumlu olmaktır. İsraf kavramının tam zıttıdır. Kökü Yunanca'dan geldiği söylenen ekonomi ismini Batılılar vermiştir. Esasında Müslüman Türk medeniyetinde ekonominin karşılığı iktisattır. Burada dikkat edilmesi gereken husus şudur: "Allah müsrifleri (israf edenleri) sevmez. Aksine iktisat yapanları (ekonomik olanları) sever." Bak. S. Arvasi. Türk İslam Ülküsü 2 Sayfa 13.
Bu mesajlar ışığında yeraltı ve yer üstü zenginlikleri ile beğenilen İslam ülkelerine baktığımızda tam bir rezalet ile karşılaşırız. İsraf muslukları sonuna kadar açılmış Harun gözüken Karunlar çoğalmış, aç gezenler ile tok olarak sefa sürenler hepsi bir arada. Yöneticiler emperyalizmin, kapitalizmin kapı kulları. İslam'ın önerdiği ekonomik model iktisat kavramı ayaklar altına alınmış. Sadece camii kürsülerinde ve nutuklarında istismar ediliyor. Seneden seneye güya bir marifetmiş gibi yoksul ve garibanlara fitre ve zekat veriliyor. Onunla isteyenler veriyor. Çoğu reyting vasıtası olarak kullanıyor. İslam aleminin manzarası tatlı suyun içinde olduğu halde su arayan zavallı gibi bir durum. Tarihimizde olduğu gibi inşallah aradan cevher yine Türk milletinden çıkar.