SON DAKİKA
Hava Durumu

CUMHURİYETE NASIL GELİNDİ (7)

Yazının Giriş Tarihi: 06.11.2018 21:38
Yazının Güncellenme Tarihi: 06.11.2018 21:38
Bazı hayaller vardır. Gerçekleştiği zaman beklentiler çok fazladır. Sanki bir anda her şey güllük gülistanlık olacak, vatan toprakları çiçek bahçesine çevrilecek, tüm gözyaşları dinecek. İşte padişahın yemin ederek desteklediği ve imzaladığı Tanzimat Fermanı bu özlemin ve hayalin ifadesidir. Ancak Reşit Paşa’nın eseri olan  bu hareketi takdir ve tasvip eden birkaç aydının dışında, milyonluk kütleler, büyük topluluklar sessiz ve hareketsiz olarak beklemişlerdir. Anadolu ve tabandaki insanlar karanlık içinde, başka bir alemdeydi. sevinç çığlıkları, hayır dualar arasında Avrupa’dan bir takım parlak fikirler, narin ve nazik hürriyet fidanı ithal olunmuştur. Sanılmıştır ki Avrupa’dan ithal edilen şeylere kurumaya yüz tutan dalları kırılan  bu aziz ağaç yeniden canlanacak, birlik adalet meyveleri çoğalacaktı. Olmadı maalesef. Hürriyet mücadelesi ekmeği ve toprağı olmayan, fakat yaşamak isteyenlerin mücadelesi idi. Asilzadesinden, burjuvasına kadar aşağıdan yukarıya doğru sirayet eden bu sözde hürriyet çığlıkları bütün memleketi kavramıştı. Sanki hürriyet perisi birilerinin kitabından çıkmış, semadan toprağa inmişti. Köylüler onun şahsında toprak, burjuva adalet, rahipler hak arıyordu. Zengin oldukları halde burjuva sınıfı takımı asilzadelerin, saray erkanının önünde başını eğmekten nefret ediyordu. Halkın çoğunluğu alın teri ile yoğurduğu toprakların üzerinde aç kalmasının, sefil olmasının sebeplerini ve esir oluşunun hikmetlerini düşünmeye başlamıştı. Bu şekilde hürriyet ve istiklalin nimetini derinden duydular. Ne yazık ki ümit bağlanan günes doğmadı. 1876’nın Mecli-i Mebusan’ı ve onun malum neticesi, bir adım ileri bir adım geri giden demokrasinin hazin hikayesi böyle sonuçlandı. Yüzlerdeki tebessüm, gözlerdeki ışıklar derhal söndü. Süngüler, sürgünler jurnallar, korkular devri başladı. Sayısı bir avuç olan sözde aydınlar memleketin bütün geleceğini yıldızların batmasında, hürriyet güneşinin doğuşunda aramışlardı. Neticede 2.Meşrutiyet ilan olundu. İstanbul semaları sözde hürriyet şarkıları ile çınladı. Meydanlara kürsüler kuruldu. Fesler, sarıklar, külahlar sevinçten havalara atıldı. Ancak Anadolu, büyük halk çığınları, asıl kök, dalda açan bu narin hürriyet çiçeğinden habersizdi. Köyü yolsuz, tarlayı susuz, lambası gazsızdı. Uzun harpler, korkunç cepheler hep ondan can ve kan istemişti. Saltanat, devleti onun nazarında birileri temsil ediyordu. Çoğu zaman kasabanın yolunu bile bilmeyen bu kocaman kütle padişah namına yapılanlardan kafiyen haberi olmazdı. Sözde demokrasi yerinde saymakta idi.
DEVAM EDECEK
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.