SON DAKİKA
Hava Durumu

CUMHURİYETE NASIL GELİNDİ ? (4)

Yazının Giriş Tarihi: 02.11.2018 22:01
Yazının Güncellenme Tarihi: 02.11.2018 22:01
Anadolu’nun Türkleştirilmesi  ve Müslümanlaştırılmasını bir türlü içine sindiremeyen Batılılar ve Avrupalılar 30 Ekim 1918’de imzalanan Mondros mütarekesinden sonra faaliyete geçmiş, iç  ve dış ihanet odakları el ele vererek  1071’den itibaren 9 asır süren bir mücadelenin sonunda güzel Anadolumuz İngilizler, Fransızlar, İtalyanlar, Yunanlar ve diğer kan sülükleri tarafından işgale uğramıştır.  Bu var ve yok oluş notasında Türk milletinin benliğinde olan direnme gücünü ateşleyen Müftüler, hocalar, din adamları başta olmak kaydı ile Milli mücadele ruhu ateşlenmiştir. Ölüm kalım mücadelesinin ilk günlerinde Türk Milleti kenetlenmiştir. Atatürk bu hususu şöyle anlatır; “Pek çok din adamı hakikati halka icah ettiler. Doğru yolu gösteren vaaz ve nasihatlerden sonra herkes çalışmaya başladı. Fikilerdeki var olan karışıklıklar giderilmiş, durgun dimağlar harekete geçmiştir. Mesela İzmir’in işgalinden sadece 4 saat sonra Müftü Hulisi Efendi düzenlediği mitingte şöyle haykırmıştır. “İşgal edilen memleket halkının silaha sarılması dini bir görevdir. “Sadece Hulisi Efendi değil , Börekçi zade, Rahmetullah Efendi, Rıfat Efendi ve 200’ün üzerinde ki din adamları Mustafa Kemal’in “Ya İstiklal , ya Ölüm” parolası etrafında birleşmişlerdir. Bu arada meşhur İzmir Valisi İzzet beyin, Yunan işgaline karşı çıkılmaması emri üzerine, dönemin İzmir Müftüsü Rahmetullah Efendi şu karşılığı vermiştir. “Valibey,  Valibey  bu sakalım kanımla kızarabilir, ama alına Yunan alçağı sükunetle Selamlamış olmanın karasını sürerek huzuru ilahiye çıkmam. Bu konularda Genel Kurbay Askeri tarih ve stratejik Etüt Başkanlığı, Cumhurbaşkanlığı ve Osmanlı arşivleri belgelerle doludur. Birilerinin Hulleci piyesi iftiralarını ve de “Vurun Kahbeye” isimli eserler tamamen ferdi ve kişisel tavırların tezahürüdür.  Elbette adı geçen Valiler gibi, dönemin malum Şeyhül İslamı olan Dürrüzade Abdullah Efendi’nin de“ Mustafa Kemal’in katli vaciptir, görüldüğü yerde öldürülmelidir” fetvası da bilinmektedir. Yusuf beyin ise İstanbul hükümeti adına hareket eden satılık miralaya şu sözleri çok manidardır. “Miralay Cenapları hatırlarlar ki, tarih bizim küçük bir aşiretten büyük imparatorluklar kurduğumuzu yazar. Biz harplerle azalsa bile yine o harikayı yaratabiliriz.” Buradaki yaratma ifadesi meydana getirebilir iş anlamında kullanılmıştır. Rıfat hoca hanımının ve kendisinin  cenaze parasını dahi milli mücadeleye vermiştir. Atatürk, Rıfat hoca Diyanet İşleri Başkanıiken, sık sık ona yaverini gönderir arzlarını sormuştur. Birde resmi otomobil tashih etmiştir.
DEVAM EDECEK…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.