Sevgili okuyucularım.
Dün olduğu gibi bugün de Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin varlığından rahatsız olan, milli ve dini haysiyetini sıfırlamış, kalibresi düşük tiplere rastlamak mümkündür.
Bunların iç dünyasında öyle nasırlaşmış kin ve intikam duygusu var ki, konuşurken bile "Keşke Yunan galip gelseydi" diyecek kadar şeref yoksunu olabiliyorlar.
Öyle ya Allah korusun, şayet Yunan galip gelseydi bunların, ne ezanı, ne Kur'an'ı, ne dini, ne namusu ve ne de haysiyetleri kalırdı.
İstiklal ve hürriyetle köleliği ve esareti takasa sokacak kadar bu zibidilerde ruhsuzluk ve satılmışlık hâkim olmuş.
Hatta o zaman bu cibilliyetsizler lider olarak, kahraman olarak Makaryos'un dedelerini tanırlar ve kabullenirlerdi.
Ben bunların her fırsatta ve her zeminde salya akıttıklarını iyi bilirim.
Hiç unutmuyorum. 1974 seçimlerinde ilk defa sandığa gittim. Okulun bahçesinde sıramızı beklerken bir ilkokul öğretmeni yanıma geldi. Çok alaylı bir şekilde, "La imam, kime oy atıyorsun" dedi. Okulda çok kıymetli iki tane daha öğretmenimiz var. Ben de okulun lojmanında kalıyorum. Bu itibarla bütün vatanperver, eli öpülesi öğretmenlerimizi can-ı gönülden tenzih ediyorum. Her zamanki dobra halimle ve kendimden emin bir şekilde cevap olarak dedim ki, "Öğretmen efendi, kim Müslüman Türk milliyetçiliğini savunuyorsa ona, o partiye oyumu atarım." Cevap olarak öyle bir salya akıttı ki aklınız durur. "Yahu imam, bu memlekette Türk var mı? İngilizler gelmiş, Fransızlar, Rumlar, Ermeniler, Yunanlılar gelmiş. Kimisinin anasıyla Yunanlı, kimisininki ile İngilizler, Ermeniler yatmış" dediğinde, ben çok ciddi ve sert bir tavırla, "Ulan satılmış hain. Benim anamla Baranoğlu Yusuf çavuş yatmış. Ben onun oğluyum. Senin ananla, ninenle Yunanlı, Rum, Ermeni yattı ise, sen onların çocuğu isen bana ne" der demez birbirimize daldık. Birkaç seri yumruklaşmadan sonra iki topuk daldım ve yere düşürdüm. Yanımızda köy muhtarı, ihtiyar heyeti, koruyucu ve vatandaşlar vardı. Bizi ayırdılar ve öğretmene köyden git dediler.
Uzatmak istemiyorum, hiçbir propaganda yapılmadığı halde MHP köyde 129 oyla birinci parti oldu. Dönemin Adalet Partisi İl Başkanı o köyden. Daha sonra bana tehdit mektupları geldi. "Ya bu köyü bırak. Ya da seni bir seksen uzatırız" diye.
Demek ki her dönem şu Yunan fesli, go home nefesli Kadir Mısırlıoğlu gibi tipler çıkıyor. Asıl olan o satılmış, kiralık takıma önem vermemek. Cumhuriyetimizi, milli birlik ve beraberliğimizi korumaktır. O satılmışların beklediği mehdiler milletimizi kurtarmadı. Ama kendilerini ve yandaşlarını kurtardılar. Onların beklediği İsa mesih ilan ettikleri tipler de milletimizi korumadı. Onlar da avanelerini ve kendilerini bu dünyada kurtardılar. Şıhları ve seyyidleri de hep kendilerini kurtardı. Ne diyelim. Allah hidayet nasip etsin.
Selam Kızıl Elma'ya, selam olsun turana ve selam olsun Müslüman Türk birliğine…