SON DAKİKA
Hava Durumu

Çocuklarımız ve gençliğimiz açlığa terk ediliyor

Yazının Giriş Tarihi: 21.11.2017 22:02
Yazının Güncellenme Tarihi: 21.11.2017 22:02
Sevgili okuyucularım.
Açlık konusu çok tartışılan ve çok istismar edilen bir konudur. Edebiyatı da ilmide dikkat çekmiştir. Verilere göre Açlığın çeşitleri vardır ‘’ Açık açlık, gizli açlık, marazi (patolojik) açlık. Kısaca bu üç çeşit açlığa göz atalım; Vücut dengemizin ihtiyacı olan su, demir, azot, fosfor, vb. elementlerin eksikliği dengemizi bozar. Bu açlığa fiziki açlık denir. Açlık sebebiyle tırnak dökülmesi (çatlaması), cilt rahatsızlıkları meydana gelirse gizli açlık adını alır. Marazi yani patolojik açlık ise çok defa tatminsizliklerin telafi mekanizması tarzında doymak bilmez bir iştah ile “oburlaşma” şeklinde tezahür eder ki, ısrarla yemek arzusu tarzında ortaya çıkar.
Böyle bir yemek yemeye fizyolojik ihtiyaç yoktur. Bu tipler genellikle sevgiye doymamış, kendisini devamlı bir tehlike içinde hisseden bir yapıya sahiptirler. Birçok insan da bu durumu gözlemek mümkündür. Günümüzde bu hastalığın kitlelere sirayet edeceğini gözlüyoruz. Manevi boşluğa yuvarlanan insan gruplarında “bir tüketim tutkusu” tarzında ortaya çıkan durumun gittikçe genişlemekte olduğunu da müşahede etmek kolaydır. Materyalist ve kapitalist felsefenin doğurduğu manevi boşluğu “din ve iman karın doyurmaz” sözüyle maskeleyerek korkunç bir tüketime, madde tutkunluğuna “vadiler dolusu alttın verseniz, yine vadiler dolusu altın istemek” kaprisine kapılarak telafi etmek isteyenleri, madde ile doyurmak mümkün müdür? Elbette hayır cevabı veririz. İnsanın, çocuklarınızın, gençlerimizin acıkması sadece midenin acıkması veya bir elementler dizilisinin bozulması tarzında ele alınamaz. Çünkü insanın kalbi de kafası da acıkır. Evlatlarımız, gençlerimiz, nesillerimiz daha doğrusu insan ekmek kadar sevgiye, saygıya, hürriyete, din, ahlak ve sanata da muhtaçtır. Hele sınırları görüp sınırsızı, ölümü görüp ölümsüzlüğü, esareti görüp hürriyeti, acizliği görüp mükemmelliği, mahlûku görüp Halıkı özleyen İmamı Gazali’nin de dediği gibi “Mahlûka Halıkın anahtarı bilen” insanı “karın tokluğuna” mahkûm etmek ve mahkûmiyetin yani karın tokluğunun onu mutlu kılacağını zannetmek gerçekten ahmaklık olur. İnsanoğlunun şuurunda beliren sonsuzu arama tarzında “ psikolojik açlığın” ve organizmayı yetersiz bulup ve onu aşmaya çalışan ruhi özlemlerini insanın kendini “sonsuzluğu ve ölümsüzlüğe giden bir yolcu” olarak görmesini küçümsemek insanı tanımamaktır.
İnsanın fiziki yapısını maddi elementlerle tamamlayabilirsiniz. Fakat insan ruhunun ve şuurunun tatmini ve mutluluğu tamamen başka bir meseledir. Emperyalist ve kapitalist dünyada din, ilim, sanat dahi insanı fizik olarak doyurmak için etrafta dolaşan bir gölgeden ibarettir. Ancak Türk İslam Ülkü ve inancında yemek, içmek, uyumak ve diğer biyolojik ihtiyaçların tatmini insanı ilim ve din gibi yüce değerlerin verimli olması için bir vasıtadan ibarettir. Yüce hedef ve ülkülere ulaşmak için maddi doyum aramak, huzur istemek bir bakıma ibadet sayılmıştır. “Yiyiniz içiniz fakat israf etmeyiniz.” Hükmü şüphesiz Allah’ındır nesiller bu ülküyü şuur edinmelidir.    
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.