SON DAKİKA
Hava Durumu

CAYDIRICI OLMAYAN CEZALAR VE REZALETLER

Yazının Giriş Tarihi: 01.03.2022 18:05
Yazının Güncellenme Tarihi: 01.03.2022 18:05
Kıymetli okuyucularım.
Toplum olarak son zamanlarda üzücü tiksindirici ve olmaması gereken hadiseler içimizi karartmış vicdanlarımızı rahatsız etmiştir. Bu hale nasıl geldik ve getirildik diye düşünme mecburiyetindeyiz. Vahşetleri saymak ve sıralamak bile vicdan azabı veriyor. Kısaca sıralayacak olursak vahşet ve rezaletler şöyle karşımıza çıkar. Birincisi anne ve babasını katleden sözde evlatlar. Evladını katleden sözde anne babalar. İkisi karısını öldüren katil kocalar. Az da olsa kocasını öldüren kadınlar. Burada mutlaka bir parantez açmak lazım. Şöyle ki eski kocası, yeni sevgilisi, beraber yaşadığı adam, birlikte olduğu kadın, ikinci kocası nikahsız yaşadığı adam ve benzeri ifadeler. İnsan kahroluyor. Bu arada yetim kalan çocuklar yuvalara verilen masum yavruların sayısı belli değil. Üçüncüsü moda haline gelen hırsızlık. Bu çirkin ve ahlaksız Hadise ve bir hal aldı ki namuslu ve dürüst insanlar açıktan mağdur ediliyor.
Evler, arabalar, logar kapakları, okullar, yaşlılar, marketler, kuyumcular, engelli vasıtaları, dul ve yaşlı kadınlar hülasa aklımıza gelen ve gelmeyen yüzlerce hırsızlık olayı. Kışın en garip kısmı ise yakalananların sabıka kayıtlarının çok kabarık olması. Bir başka yönü ise adli kontrol şartı ile serbest bırakılmaları. Dördüncüsü ise sağlıkçılara yapılan alçakça saldırılar ve sonuçları. Bir kaç demeçle bu saldırıların geçiştirilmesi. Bunlar saydıkça çoğalır.

Kıymetli okuyucularım.
Acizane olarak 12 Eylül 1980'den İhtilali'nden sonra epey zaman İzmir Buca cezaevinde derslere girdim. Bir gün savcı bey üsteğmenim ve cezaevi müdürü beni çağırdı. Savcı Bey, "Hocam bu sosyal ilişkiler uzmanının uzmana ihtiyacı var. Güvenliğin sağlığına ve bütün koğuşları tara. Sizi takip ediyoruz çok verimli çalışıyorsunuz. İçeride sünnetsiz olanlar var. Bunların tespiti önemli" dedi. Tüm koğuşları tanıdım 11 tane de sünnetsiz tespit ettim. Sünnetlerini de yaptırdık. Tercüman gazetesi de güzel bir haber yaptı. O zaman gördüm ki bu hırsız, arsız takımı için cezaevi ikinci mekan. Kendi ifadeleri ile, "Yahu hocam ekmek var, yemek var, meyve var, yatak var, su var. Evimizde olmayanları burada buluyoruz. Sadece kadın yok. O ihtiyacı da başka yollarla gideriyoruz. Anlarsın ya..." Deyip gülüyorlar. Sonra da "Kışın burada, yazın uzun havuzdayız. Biz suç işleyince kaç ay ceza alacağımızı biliyoruz" diyorlar. Türkiye'de özellikle Ergenekon, Balyoz davalarından sonra, bazı Fetöcü ihanet şebekesi tarafından vezir olması gereken adaletin, rezil olduğunu gördük. Cezalar caydırıcı olmadığı sürece cezaevleri suçlu beslenme ve barınma yeri olarak kalacak ve asli görevini yerine getirmeyecektir. Bu tutum ve davranış da suç işleyenlerin sayılarını arttıracaktır. Yabancı züppeler bile silah temin edip güpe gündüz soygun yapıp, terör estiriyorsa, etrafa korku salıyorsa kuşkusuz bu çirkin manzaralar kamu vicdanı rahatsız etmektedir. Başta yasama olmak şartıyla yürütme de yetkisini tam kullanmalıdır. Aksi halde polisimize kafa atanların sayıları çoğalacaktır. Cezalar caydırıcı olmaz ve suçlu rehabile edilmezse sonuç vahim olur. Terörden çok çeken Türk milleti buna layık değildir.
 
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.