SON DAKİKA
Hava Durumu

ÇANAKKALE DESTANI VE İMAN

Yazının Giriş Tarihi: 18.03.2022 14:59
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.03.2022 14:59
Kıymetli okuyucularım
18 Mart 2022 Cuma Çanakkale Zaferi'nin 107. Yıl dönümü. 252 bin şehit. Yaklaşık 55 bini okumuş, muhtelif branşlarda eğitim almış insanlar. Şehit dini bir terim olarak Allah yolunda öldürülen Müslüman için kullanılır. Mahşerde toplanan insanlar şehitleri vücutlarından akan taze kandan, misk gibi etrafa yayılan kokudan tanırlar. Onların sahip oldukları şerefe şahit olurlar. Bu yüzden şehitler yıkanmazlar ve kanları ile son yolculuklarına uğurlanırlar. Niçin şehit edildiklerine şahit onların kanlarıdır. Çanakkale Zaferi ile ilgili okuduğum bir hatırayı sizlerle paylaşmak istedim. Hatıra şudur. Profesör Emin Efendi bir gazete alır ve içindeki hükümet bildirisine göz atar. Bildiride şunlar yazılıdır. "Çanakkale'ye at, eşek, katır, nal, mıh, kağnı, araba, para, yiyecek her kim verirse kabulümüzdür." Emin Efendi gazeteye katlayıp cebine koyar. Acele olarak görev yaptığı fakülteye gelir. 7. Dershanenin kapısından içeri girer. Fakat dershane (sınıf) bomboştur. Kuyu bir ölüm sessizliği vardır. Profesör boş sıralara bakarken, tahtadaki yazıyı görür. Yazıyı sindire sindire okur. Tahtadaki yazıda şunlar yazılıydı. "Muhterem hocam Ayasofya Camii'ndeki hutbeniz ve dershanedeki dersinizden (sohbetlerinizden) Çanakkale'ye milletimizin namusunun direnmesi gerektiğine inandığımız için gidiyoruz. Yüreğiniz rahat olsun. Orada milletimizin namusu olan Çanakkale'de senin talebelerin bir gönüllü Birliği oluşturacak ve tek bir kişi gibi hareket ederek sömürgecilerin karşısına çıkacak. Duaların üstünüzden eksik olmasın. Hakkını ve emeklerini helal et lütfen. Bütün çocukların adına 403 Nizami." Profesör Emin Efendi hıçkıra hıçkıra ağlıyor. "Teşekkür ederim. Oğullarım benim. Has çocuklarım. Şimdi asıl siz helal ediniz hakkınızı bana. Çünkü benden büyüksünüz artık. Çok büyüksünüz." Hatıra böyle bitti.

Kıymetli okuyucularım
Acizane olarak 'Çanakkale Zaferi'nin Tarihi Misyonu ve İman' konulu konferansımı hazırlarken ciddi çalışmalar yapmıştım. 1993'te Yenişehir'de, Osmangazi Lisesi'nin konferans salonunda o konferansı vermiştim. Dönemin garnizon komutanı olan albayımız, "Zübeyir asker olarak kolay ağlamam ancak, Bugün beni ağlattın" demiş ve tebrik etmişti. Atatürk'ü de o çalışmada bir kere daha sevmiştim. Ona dil uzatan, onu dinsizlikle itham eden adi ve şarlatan takımına 28 Eylül 1915 tarihinde Salih Bozok'a yazdığı mektubu okumalarını tavsiye ederim. Ayrıca her taarruz ve hücum öncesinde "Allah Allah Allah" komutunu ne ile izah edeceklerini sormak lazım. "Biz ferdi kahramanlık sahneleriyle meşgul olmuyoruz" Atatürk askeri dehası kadar manevi yönü ileride bir liderdir. Yumuşak koltuklarda lüks sofralarda hamaset nutukları çekerek Atatürk düşmanlığı yapmak sadece gaflet ve dalalet tir. Şarlatanlara duyurulur.
Bedir'den Uhut'tan, Malazgirt'ten Çanakkale'den, Kurtuluş Savaşı'ndan, Kıbrıs'a oradan bugünkü şehitlerimize kadar hepsini rahmetle anıyorum. Ruhları şad olsun.
 
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.