Eğitim maskesi altında, eğitime vurulan darbe ve evlatlarımıza kurulan bubi tuzaklarının mesulleri kimlerdir? "Terbiye eden, eğiten, edeplendiren Rabbi’nin adıyla oku" emri 1400 küsür sene evvel cihanşümül eğitimin ilk temellerini oluşturmuştur. "Anaların hür olarak doğurduğu, Allah'ın hür olarak yarattığı insanlara zulmün her çeşidini yasaklayan ve haram kılan" yüce dinimiz İslam'ın öğretilerine göre eğitim ana rahminde başlar ve mezara kadar devam eder. Eğitimde edep vardır, haya vardır, sevgi vardır, saygı vardır, namus ve iman vardır. Günümüz dünyasında uluslararası siyonist sermayelerin piyon olarak kullandığı nesillerimiz köleleştirilmiş, uşak olarak kullanılmaya devam edilmektedir. Bu ihanetin adına utanmadan "çağdaş eğitim" adı verilmektedir. İlahi nizam diye insanların önüne sürülen, şahıs ve kişilerin ferdi ve nefsi görüşleri birileri tarafından "yobaz" eğitim olarak algılanmıştır. Bu algılama aslında doğrudur. Çünkü ilahi nizamda kadın ve erkek için ölçüler bizzat Allah ve onun Resulü olan Şanlı Peygamberimiz tarafından konulmuştur. O formülde peçe, çarşaf, şalvar, fistan yoktur. Tüm bunların ötesinde "tesettür" vardır. Bölgesel ve örfi adetler ve gelenekler ilahi değildir. Kimse kusura bakmasın "Rabbi’nin yoluna güzel örnek ve mevizelerle, misallerle davet ediniz" emri bu bağlamda son derece önem arz etmektedir. Madalyonun öbür yüzü ise tamamen farklıdır. Yahu şu "çağdaşlık" bir türlü nesillere anlatılmıyor. Ahlaksızlıkla, edepsizlikle, terbiyesizlikle, saygı ve sevgiden mahrum bir hayatın çağdaş olması düşünülebilir mi? Dini, milli, idari, adli, hukuki, siyasi ve iktisadi yönden şuurlandırılmış beyin gücüne sahip insana çağdaş insan denir. Bu insanlardan meydana gelen topluma da çağdaş toplum denir. Şimdi bu ölçüyü ele alın “kim yobaz, kim çağdaş” değerlendirin. Elbette gençliğimizin üzerinde kumar oynayan, zar atan tiplere ilgi duymaması mümkün değildir. Dünya ilim adamlarından daima istifade etmiş. Ancak ilim adamı geçinenler siyasi otoritelerin baskı ve yaptırımlarına göre kullanılırsa o toplumda adaletten, iyilikten bahsetmek mümkün değildir. Dediğim gibi uluslararası siyonist sermayelerin uşakları olan tiplerin ilim adamlığından bahsedilemez. Bu yüzdendir ki İmam-ı Azamlar, İmam-ı Şafiiler, zalimler tarafından şehit edilmişler, İmam-ı Şaraniler hücrelerde eserler yazmışlardır. Şimdi bizler o eserleri okumaktan aciz haldeyiz. Bilmem anlatabildim mi?