Kötü emellerini ve kötü niyetlerini gerçekleştirmek isteyenler, Türkiye’de yıllarca çeşitli bölücülük faaliyetleri ile ortaya çıkıp, sağ-sol, alevi-sünni, Türk-Kürt, çatışmalarını ön plana çıkarmışlar, fakat başarılı olamamışlardır. Son olarak yine etnik milliyetçilik ve siyasal mezhepçilik üzerinden bu işlere devam etmektedirler. İşte girilen Irak’ta her geçen gün Amerikan askerleri öldürülünce hemen mezhepleri ön plana çıkararak şia-sünni çatışmasını sağlamışlardır. Millet bilincinden yoksun zavallı Iraklılar bu oltaya takılmışlar, düşmanları Amerika’ya karşı savaşacakları yerde biribirlerini yok etme yarışına girmişlerdir. Son yıllarda özellikle ülkemizde (daha çok 2004’lerden, 2008’lere kadar) alevi-sünni ilişkilerini bozmaya çalışan, mezhep üzerinden siyaset yapmaya kalkanlar, etnik milliyetçiliği ön plana çıkaranlar bunlarla yetinmeyip, öz be öz Türk olan Alevi vatandaşlarımızı da azınlık statüsü içinde değerlendirmeye çalışmışlardır. Bu bağlamda Avrupa Birliği Alevi vatandaşlarımızın kurdukları bazı derneklere para yardımları yaparak azınlıkların içinde yer almaları gerekliliğine ikna etmeye çalışmışlardır. Allaha şükürler olsunki feraset sahibi vatandaşlarımız bu oyuna gelmemiş, milli benliklerini terk etmemişlerdir. Yine aynı ihanetin ve anlayışın sahipleri ve ülkemizdeki iş birlikçileri, iç kurtlar vasıtasıyla Kürt vatandaşlarımızıda azınlık olarak değerlendirmeye almışlar, hatta daha da ileri giderek ülkede 37 etnik kökenden söz etmekte ve bunları azınlık olarak göstermektedirler. Acı olan zaman zaman ülkeyi yönetenlerinde bu söylemleri kullanmalarıdır. Halbuki Lozan’la birlikte azınlık statüleri, kimlerin bu statüde olduğu belirlenmiştir. Ne yazık ki ikiz yasaları kabul eden 22 dönem Meclisi bu azınlık statüsündekileri cesaretlendirmiş, bu düşüncelerin siyasallaşmasını gerçekleştirmişlerdir. İşte Türkiye’nin birliğini ve bütünlüğünü ve dini birlikteliğini bozmaya çalışanlar, hiçbir zaman deforme olmamış Müslümanlığı, dejenera edilmiş bir dinmiş gibi gösterip, Hıristiyanlığa ve diğer dinlere yakınlaştırmak, etnik milliyetçilik safsatasıyla da, Tek Vatan, Tek Bayrak, Tek Dil anlayışını yok etmeye çalışmışlardır. Saldırıları ahtapot gibi her açıdan, dokuz koldan devam etmektedir. Yapılmak istenen yeniden bir Osmanlı coğrafyası kurmak ve coğrafyayı (BOP) büyük orta doğu adı altında Amerikan emperyalizmi altına sokmaktır. İçinde Türkiye’nin de olduğu böyle bir coğrafya her türlü enerji dağıtımı, su kaynakları ile ılımlı İlam kuşağı oluşturularak, Amerika’nın başta İsrail olmak üzere müttefiklerinin paylaşım alanını oluşturacak ve gizliden gizliye bu toprakların Hıristiyanlaşması sağlanacaktır. İşte ABD başkanı baykuş bakışlı adama Afangılişlerin baskısı bu endişeyi ve bu tezi doğrulamaktadır.
Bakınız: Küfre açılan kapı.
Dinler arası diyolog: Sayfa:60-68