SON DAKİKA
Hava Durumu

BÜYÜK HEDEF VE BÜYÜK DAVA (4)

Yazının Giriş Tarihi: 16.10.2018 21:42
Yazının Güncellenme Tarihi: 16.10.2018 21:42
Hiçbir zaman hatırdan çıkarmayınız ki, barış düşmanlarımızın bize olan taarruz cesaretini kıracak kadar kuvvetli olmaktır. Yeryüzünde insanlar, millet toplulukları halinde yaşamaktadırlar. Her milletin kendine göre özellikleri, yaşayış ve dünya görüşü vardır. Bir toplum için başka toplumları körü körüne taklit etmek çok tehlikelidir. Her milletin kendine has manevi inançları, adetleri, milli kültürü, milli dünya görüşü olması gereklidir. Bunlar olmadığı takdirde veya 'eskimiştir' ithamıyla yıkılıp, tahrip edilerek yerlerine yenileri kurulmadığı takdirde o toplum tehlikeli bir inanç ve fikir boşluğuna yuvarlanmış olur. Milletler yabancı güçlerin (kuvvetlerin) orduları ve diğer maddi güçleri tarafından yok edilmeden önce, manevi ve fikri güçleri tarafından esaret altına alınırlar. Böyle bir duruma düşen toplumun esir ve yok olması kesin bir hale gelir. Milletlerin kuvvet kaynağını teşkil eden ve toplumları yükselten ana ilkeler özet olarak şöyle sıralanabilir;
1)Yüksek, sağlam bir manevi inanç, sağlam ahlak sahibi olmak.
2)Kuvvetli bir milli şuur ve milliyetçilik ruhu taşımak.
3)İlim ve teknikte en yüksek seviyeye ulaşmak.
4)Sanayide ve tarımda modern, kitle halinde çok üretim yapabilmek.
İşte ilk bakışta basit gibi görünen bu ilkeler milletlerin kudretli olmaları, refah ve mutluluğa ermeleri için biricik çıkar yolu göstermektedirler. Türk milleti 200 belki 250 yıldan beridir bu ana meselelere eğilecek yerde, hukuki yükselişle hiç ilgisi olmayan taklitçilik ve şekilcilikle ilgisi bulunan adi ve alçak didişmelere kendisini kaptırmıştır. Türk aydınları ve Türk yöneticileri için batılı ülkelerin sığıntısı olmak bir ideal olarak benimsenmiştir. Ne zaman ki ordularımız, Avrupa ordularına karşı mağlup olmaya başlamış, o zaman bu aydınlar Avrupa’nın kuvvetinin nereden geldiğini anlamak ve kuvveti almak istemişlerdir. Avrupa’ya gidenler ise bu kültürleri almak yerine tüketime, israfa, taklitçiliğe dayanan lüks yaşayışın uşakları olmuşlardır. Böylece medeni olacaklarını sanmışlar ve bunu iddia etmişlerdir. Avrupa’ya bakmışlar ceket, kravat benzeri şeyleri kullanıyorlar. Kadınlara bakmışlar nasıl giyiniyorlar onları örnek almışlar. Ne içiyorlar, ne giyiyorlar, nasıl süsleniyorlar, nasıl eğleniyorlar, yıl başlarında viski, şampanya içip, canlarının istediğini nasıl yapıyorlar. O halde bunları alırsak biz de medenileşiriz demişler. Türk Milletinin üretimini nasıl artıralım diye maalesef düşünmüşler bile…
Devam edecek...

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.