SON DAKİKA
Hava Durumu

Bunlar ya beyin ya da bilgi fukarasıdır 1

Yazının Giriş Tarihi: 15.02.2018 21:48
Yazının Güncellenme Tarihi: 15.02.2018 21:48
Sevgili okuyucularım…
Biraz gerilere giderseniz, “Zeytinyağlarımız yüzde yüz saftır, aksini iddia edene bin lira ödül verilir” yazılarını hatırlarsınız. O yazıların teneke kutularda olduğu yıllarda merhum Zeki Müren’in ilk girdiği Çiftlik Gazinosu’nda gecede 1200 (bin iki yüz) lira aldığı hâlâ hafızalarımızdadır. Tarih ise 1955 yıllarına tekabül eder. Aynı yıllarda köylülerimiz ayaklarına çarık değil de kara lastik alabilmenin sevincini yaşıyorlardı. O dönemin karikatüristleri yaşanılan çarpıklığı ve tenakuzu belirtmek için apartman dairelerinin ve çok katlı binaların diplerinde gecekondu çizmeye adeta bayılıyorlardı. Türkiye’nin nereden nereye geldiği ve gittiği kimsenin umurunda bile değildi. Ben de o yıllarda bir düğüne giderken Hasan ağabeyimin ökçesi sülüksüyonla yapıştırılmış (yamanmış) lastiğini izinsiz giydiğim için iyi bir dayak yediğimi unutmuyorum.
Türkiye’yi vatan haline getirenlerin verdikleri mücadelenin özgür ve Müslüman olarak yaşamayı her şeyin üstünde tuttukları açıkça görülmektedir. Dayanıklı toplumun sarsılmaz bir kale gibi olduğu asla unutulmamalıdır. Din ve onun emri olan adalet, İslam esaslarına göre, ona bağlı olarak yaşadığı için problemlerin tümünün üstesinden sabırla gelinebilme imkânlarına kavuşmuştur. Ecdadımız olan Osmanlı, batılılaşmayı kökeni İslam olan bir şuurla ve tavizsiz olarak uygulamışlardır. Bunun açık örneğini ‘Arap Baharı’ denilen teslimiyetçi ihanetin Arap kısmına dönmesinde görüyoruz. Cumhuriyet döneminin batılılaşma çabası da toplumun kökeninde, temelinde İslam olduğu gerçeğini uzun zaman göz ardı etmemiştir. Vaat edilen desteklerin karşılığı olduğu sonradan ortaya çıkmıştır. Şuurlu ve ideal delikanlılarımızın, okumuş aydınlarımızın yaklaşık üç yüz bininin Çanakkale’de şehitler ordusuna katılması, peşinden İstiklal ve Kurtuluş savaşlarında verilen canlar, seferberlik dönemindeki kaydedilen iman dolu delikanlılar birbirinin bazı şeylerini hesap etmekten mahrum olduğunu bize göstermektedir. Bir gerçeği asla ve kata unutmayalım. Elin keferesi, elin kâfiri ve gavuru babası hayrına çıkıp ortaya size iyilik yapmaz. Ya yer üstü ya yer altı kaynaklarınıza göz diker. Ya da Yahudi ideali olarak ömür boyu sizi kendisine ekonomik köle yapmak ister. Bunun tersi gaflettir, dalalettir, pisliktir, necistir. İşte İslam âleminin başta Araplar olmak üzere düştüğü çukur burasıdır. Bunun da en açık delili Müslüman geçinen Suudi Arabistan’dır. Bu ölçüler dahilinde Türkiye’nin hedefi ne olmalıydı, ne olmalıdır? Bu hedefi belirleyecek kimlerdir? Zihinlerdeki özgür kalmak, Müslüman kalmak ideali nasıl korunabilir?
Devam edecektir…
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.