Sevgili okuyucularım. Devamlı, hocalarımızdan dinleriz. Allah Resulü’ne Müslüman’ın tarifi sorulduğunda “Müslüman Müslüman’ın elinden ve dilinden emin olan kimsedir.’’ buyurmuşlardır. Çok etkilendiğim iki hadiseyi sizlerle paylaşmak istiyorum. Selahaddin Eyyubbi’nin hayatını incelerseniz şu gerçeği görürsünüz. Şam sokaklarında tellallar bağırır. Ellerinde uzunca bir kargı sopası ve o sopanın ucunda  bir kişilik kefen. İfade şöyledir “Ey ahali duymayan kalmasın. Sultanımızın dünyada biriktirdiği, sahip olduğu, şu kargının ucundaki kefendir. Başka bir malı yoktur.’’ Emevi sultanlarından Ömer Abdülaziz yönettiği toprak parçası takriben Türkiye’nin on katından fazladır. Devletin başına geldiği zaman halası cazip hediyeler beklemektedir. O ise bir tabaka zeytin ve bir ekmek hediye eder ve şöyle der “Halacığım yarısı senin yarısı benim.” Ömer B.Abdülaziz döneminde İslam tarihinde iki defa beytül malda misyonerlik  faaliyetlerinde kullanılmak üzere fon ayrılmıştır. Yönettiği toplumda hiç fakir yoktur. Kimisi az kimisi çok ama herkes zekat öder. O hastalandığı zaman insanlar toplanır dua eder. Özeti şu dur o duanın. “Ey Rabbimiz, sultanımız, halifemiz Ömer’in ömrünü uzat. Bizi bir dönem daha idare etsin. “Ömer B.Abdülaziz de seccadesini üzerinde şöyle dua ediyor. “Ey Rabbim, Ey Allah’ım Ömer kulun sana iki sermaye ile geliyor. Birincisi terlediği vakit değişecek ikinci üçüncü  gömleği, ikincisi ise bitmez tükenmez olan Kelime-i Şehadet gibi bir hazinem var” der. Ve Kelime-i Şehadet’le nefesini teslim eder. O lider, o halife Hz.Ömer (R.N) haladan yeğeni olur. Bugüne bakalım. Suudi Arabistan, Kuveyt, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri ve diğer İslam ülkeleri . Bunların krallarının, şeyhlerinin ve emirlerinin mal varlıklarına bir göz atalım. Bir de HZ.Ömer “Fırat kenarında bir kurt kapsa koyunu, sorar Allah Ömer’den onu” mesuliyetini  ele alalım. İster istemez insanın aklından şu soru geçiyor.” Sahi cidden bunlar Müslüman mı?’ ’Müslüman’ın  ihtiyaç fazlası malı depolaması, biriktirip kuluçka tavuk gibi üzerine yatması caiz midir? Müslüman’ın müslümana iftira atması, pusu kurması, ırzına namusuna tecavüze yeltenmesi, müslümanın vatana, millete, bayrağına, istiklale ihanetiyle  izah edecektir. Kur’an bizim hayat kaynağımız. Allah’ın kalemi. Kitaba ve onun içindekilerine inancımız varsa onun ilahi mesajlarında böyle garuni bir hayat var mı? Ev var, araba var. Yiyeceğin, içeceğin, giyeceğin var. Çocukların evlenmiş. Yani dünyalık ne varsa hepsi tamam. Buna rağmen doymak bilmeyen bir vampir gibi hâlâ kan emmeye devam edeceksin. Faizciliğin, tefeciliğin daniskasını yapacaksın. Adın Müslüman olacak. Kimse kusura bakmasın ama bu olsa olsa pis liman olur. Müslümanlık nerde? Geçmiş bizden insanlık bir de düzen Akif’in ruhu sağ olsun.