Takriben 50 senelik bir aldanışın ve bir gafletin birikimi FETÖ denilen bu hoca bozuntusuna "Ermiş diyenler, evliya diyenler" vardı. Mehdi diyenlerin sayısı zaten çok fazla idi. Etrafındaki dalkavukların ağızlarından çıkan sözler hala kulaklarımdadır, "Cumhuriyet değil, çamuriyet idaresi."
Rahmetli Atatürk için de "Deccal, kör Kemal, onu toprak kabul etmedi, beton Kemal" gibi bir sürü saçmalıklar. Yapılan bölge toplantılarında mikrofonun başına geçtiğinde "Hizmetin aksamaması ve devamı için yüz tane milyonluk, beş yüz tane yüzlük, bin tane ellilik lazımdır" der demez en geç iki saat içinde istenilen rakamlar fazlasıyla temin ediliyordu. Görevli olan şarlatanlar birazda abartarak, teşvik mahiyetinde hamaset nutukları atarak parsel parsel cennetten altın ve yakuttan yapılmış villalar ve köşkler satıyorlardı. Özellikle her yıl yapılan Abant platformlarında onlarca hatta yüzlerce akademisyen, bilim adamları, siyasetçiler, nice yazar ve çizerler, gazeteciler konuşmalar yapıyorlar ve bildiriler sunuyorlardı. Daha sonra yapılan tüm oturumlar kitap haline getiriliyordu ve satılıyordu. Hiç kimse bu değirmenin suyu nereden geliyor diye sormuyordu. Siyasi şube elemanları nice raporlar yazıyor, bilgiler topluyor. Maalesef bu vatan evlatlarının çoğu istemedikleri yerlere sürgüne gönderiliyorlardı. Birçok mülki amirin, yetkili ve etkili kişilerin çocukları malum yapılanmanın yurtlarında ve kolejlerinde kontenjandan bedava okuyorlardı. Hatta 12 Eylül 1980 darbesinden sonra bile FETÖ alınmıyor ve çalışmalarına devam ediyordu. Sahip olunan oy potansiyeline binaen siyasetçiler bu şebekelerin karşılarında el pençe divan duruyorlardı. Hacda bile binlerce insanın kurban paraları bu ihanetin hizmet ayakları propagandası ile çantalara giriyordu.
Bu çirkinliklerin aleyhinde konuştuğumuz an defterimiz dürülüyordu. Bu şarlatanlara karşı daima tavır koyduğumuz için adımız "dik kafalı, serseri birisi" olarak anılıyordu. 15 Temmuz 2016 tarihinde girişilen ihanet ve bugünkü manzaraya baktığımızda "At izi ile, it izinin" birbirine karıştığına görüyoruz. Bu arada Adnan Oktar gibi yeni mehdilerin türetildiği unutulmamalıdır. Ben bir kravatla 10 kişinin imtihana girdiği dönemleri unutmuyorum. Bu pisliklere birilerinin açtığı musluklar malumdur. Allah yenilerinin şerrinden devletimizi, milletimizi korusun. Hala akıllanmayan bu piyonların susmaları lazımdır. Devletimizin birçok biriminde bu hainler ellerine fırsat geçtiği an ihanetlerini sürdüreceklerdir. "Domuzun eve girmemesi için ayıyı tutarız" diyen bu zihniyete ve bu ihanete yıllarca göz yumulmuştur. Hiçbir siyasetçi ve hiçbir diyanet yetkilisi tavır alma ve tavır koyma cesaretini gösterememişlerdir. Bu yüzden bir sürü takdir ve teşekkür almama rağmen layık olduğumuz görevlere tayinimiz yapılmamıştır. Neticede bu uzun vadeli pislik yuvalanması kolaylıkla temizlenmez. Allah tekrar fırsat vermesin diyorum...