Alın Kuran-ı Kerim mealine bakın. Bir “yalan söylemeyenler”, iki “yalanlayanlar”, üç “yalanlayanlara mühlet verilmesi”, dört “yalancı şahitlikten kaçınmak” şeklindeki 50 sure ve 140 ayetin ilahi mesajlarını görürsünüz. Bunlardan “yalan söyleyenler” ile ilgili 19 surede ve 40 ayette Yüce Rabbimizin ikaz ve uyarılarını okuruz. Kimsenin işi, gücü, mesleği, unvanı bizi ilgilendirmez.  Ancak bir Müslüman olarak aldatılmak ve aldanmak vicdanlarımızı rahatsız etmektedir. “Hel şekakte an kalbihi” “kalbini açıp, kalbini yarıp baktın mı” ifadesinde olduğu gibi elbette kimsenin kalbini bilmek imkanımız yoktur. Sorarsanız herkes Müslüman kimse “ben münafığım demiyor” ama “münafıklığın ilk alameti ilk nişanı ise yalan konuşmak ve yalan söylemektir.” Ali İmran Suresi’nin 61’inci ayetine “Mübahale” ayeti denir. Anlamı şudur. “Bir konuda haklı olanın ortaya çıkması için usulünce lanetleşmek” demektir. Ayetin anlamı şöyledir “Sana gerekli bilgi geldikten sonra artık kim bu konuda seninle tartışacak olursa deki ‘Gelin oğullarınızı ve oğullarımızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı çağıralım. Sonra gönülden dua edelim de Allah’ın lanetini aramızdan yalan söyleyenlerin üstüne atalım’ buyrulmaktadır. Allah Resulü hakkın, doğrunun ortaya çıkması için “Necran Hıristiyanlarını” Mübahaleye davet ettiğinde onlar bunu kabul etmemiştir. Bakınız Kuran-ı Kerim meali 56. Ali İmran suresinin 94’üncü ayetinde ise şöyle buyrulmaktadır. “Artık bundan sonra Allah’a karşı kim yalan uydurursa, işte onlar zalimlerin ta kendileridir”. Nisa suresinin 49 ve 50’nci ayetleri ise yalanın çirkinliğini şöyle açıklıyor, “Kendilerini temize çıkaranları görmedin mi? Hayır Allah, dilediğini temize çıkarır ve kendilerine kıl kadar zulmedilmez. Bak, Allah’a karşı nasıl yalan uyduruyorlar. Apaçık bir günah olarak bu onlara yeter.” Nahl Suresi’nin 105’inci ayetinde ise şu ilahi uyarı vardır. “Yalanı ancak Allah’ın ayetlerine inanmayanlar uydurur. İşte onlar yalancıların ta kendileridir.” Kuran-ı Kerim meali: sayfa 278. Konuyla ilgili başka ayetleri de İnşallah yazacağım. Merak ettiğim ve okuyucularımla paylaşmak istediğim husus şudur: Ben vatandaş olarak kime inanacağım? Kim doğru söylüyor, kim yalan söylüyor? Hangi medya kuruluşu, hangi iletişim araçları yalansız olarak doğruları söylüyor. Ya da hangi siyasetçi Müslüman Türk Milleti’ne gerçekleri hiç çarpıtmadan aktarıyor. Geçmişte nice medyatik şovmenler gördük. Nice cemaatler gördük ki bizi cam evimizden vurdular. Milletimize 15 Temmuz yaşattılar.
DEVAM EDECEK