Kıymetli okuyucularım.
Son günlerde sıkça gündeme gelen ve haberlere konu olan mülakat imtihanları yeni değildir. Yıllardan beri uygulanan sistem değişmemiştir. Kurulan imtihan komisyonları bir bakıma 'beğendiğini al' anlamındadır. Müftülük yıllarımda defalarca komisyonlarda görev aldım. Özellikle Muğla'da çalıştığım yıllarda Rahmetli İl Müftüm, komisyonlarda görev almamak için ya rapor ya da izine ayrılırdı. Dolayısı ile komisyon başkanı ben olurdum. Hiç unutmuyorum, imtihana girecek adaylardan 23 tane mektup, pusula, kartvizit aldım. Hepsi de torpil tavassut ve siyasi rüşvet içerikli. Dönemin Turizm Bakanı Sayın Mükerrem Taşçıoğlu, muhterem eşleri, ANAP milletvekilleri, il başkanları ve sayın valim Yücel Bölgen bunlara dahil. Adaylar salondaki yerlerini aldılar. Diğer komisyon üyeleri de salonda. Mevsim soğuk. Sobanın kapağını açtım. Elimde ne kadar torpil içerikli malzeme varsa hepsini aldım ve adaylara dönerek şöyle seslendim: "Kıymetli arkadaşlar. Hem sizler, hem komisyon üyesi hocalarım, hem de Allah şahittir ki komisyon başkanı olarak bunların hiçbirisini açıp okumadım. Okuma ihtiyacı da duymadım. Gözünüzün önünde hepsini sobaya atıp yakıyorum. İçinizde belki de hocam yanlış yapıyorsun bunun hesabı sorulur diyen vardır. 24 saatte eşyalarımı toplayıp giderim. Şimdi zarfları açıyoruz. Bilen kazansın" dedim ve imtihanı başlattım. Adaylar arasından, "Hocam yardımcı olur musunuz" diyenler vardı. Biz de onlara, "Arkadaşlar sorular Ankara'dan geliyor. İnanın bir kısmını biz de bilmiyoruz" diyerek durumu idare ettik.
Kıymetli okuyucularım.
Mülakat imtihanlarında ölçümüz güzel okuma, hafızlık, mesleki birikim, vatanperverlik ön koşulumuz olmuştur. Bu arada Ordu Gölköylü bir hemşerimi imtihandan koymuştum. Tek bir sure dahi bilmiyordu. Arkadaşlar, "Zekeriya hocam bu hemşerin sana çok söver" diyerek bana takılmışlardı. İmtihanlardan 11 gün sonra Sayın Valim Yücel Bölgen'in makamında sohbet ettik. "Müftü bey sizinle gurur duyuyorum. Ayrıca sizi tebrik ederim. Adam politikacı bizim meslek kolay değil. Geliyor ve sayın valim yeğenim imtihana girecek şu komisyondakileri uyarsan da çocuk imtihanı kazansa diyor. Biz de vaziyeti idare etmek için isim alıyoruz. Sizin o gün salonundaki tavrınız takdire şayandır. Sizlere çok ihtiyaç var" diyerek beni onure etmişti. Günler sonra Marmaris'te Mükerrem Taşçıoğlu ile görüştüm. "Müftü bey, seni tebrik ederim. İmtihan salonundaki tavrın çok hoşuma gitti" dedi. Bir büyüğümüz, "Vicdanların karardığı yerde, kanunlar sükût eder" diyor. Mülakat imtihanları için Diyanet İşleri Başkanlığı Teftiş Kurulu Başkanı Rahmetli Ahmet Serdaroğlu hocamız şöyle diyordu: "Hangisini beğenirsen onu al. Torpili güçlü olan kazanır." Maalesef gerçek böyle... Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde, boşuna mı "Dilli düdükler, şakşaklı hödükler" diyor.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
ZEKERİYA KILIÇ
BOŞVERİN LAF EBELİĞİ NE UYGULAMAYA BAKALIM
Son günlerde sıkça gündeme gelen ve haberlere konu olan mülakat imtihanları yeni değildir. Yıllardan beri uygulanan sistem değişmemiştir. Kurulan imtihan komisyonları bir bakıma 'beğendiğini al' anlamındadır. Müftülük yıllarımda defalarca komisyonlarda görev aldım. Özellikle Muğla'da çalıştığım yıllarda Rahmetli İl Müftüm, komisyonlarda görev almamak için ya rapor ya da izine ayrılırdı. Dolayısı ile komisyon başkanı ben olurdum. Hiç unutmuyorum, imtihana girecek adaylardan 23 tane mektup, pusula, kartvizit aldım. Hepsi de torpil tavassut ve siyasi rüşvet içerikli. Dönemin Turizm Bakanı Sayın Mükerrem Taşçıoğlu, muhterem eşleri, ANAP milletvekilleri, il başkanları ve sayın valim Yücel Bölgen bunlara dahil. Adaylar salondaki yerlerini aldılar. Diğer komisyon üyeleri de salonda. Mevsim soğuk. Sobanın kapağını açtım. Elimde ne kadar torpil içerikli malzeme varsa hepsini aldım ve adaylara dönerek şöyle seslendim: "Kıymetli arkadaşlar. Hem sizler, hem komisyon üyesi hocalarım, hem de Allah şahittir ki komisyon başkanı olarak bunların hiçbirisini açıp okumadım. Okuma ihtiyacı da duymadım. Gözünüzün önünde hepsini sobaya atıp yakıyorum. İçinizde belki de hocam yanlış yapıyorsun bunun hesabı sorulur diyen vardır. 24 saatte eşyalarımı toplayıp giderim. Şimdi zarfları açıyoruz. Bilen kazansın" dedim ve imtihanı başlattım. Adaylar arasından, "Hocam yardımcı olur musunuz" diyenler vardı. Biz de onlara, "Arkadaşlar sorular Ankara'dan geliyor. İnanın bir kısmını biz de bilmiyoruz" diyerek durumu idare ettik.
Kıymetli okuyucularım.
Mülakat imtihanlarında ölçümüz güzel okuma, hafızlık, mesleki birikim, vatanperverlik ön koşulumuz olmuştur. Bu arada Ordu Gölköylü bir hemşerimi imtihandan koymuştum. Tek bir sure dahi bilmiyordu. Arkadaşlar, "Zekeriya hocam bu hemşerin sana çok söver" diyerek bana takılmışlardı. İmtihanlardan 11 gün sonra Sayın Valim Yücel Bölgen'in makamında sohbet ettik. "Müftü bey sizinle gurur duyuyorum. Ayrıca sizi tebrik ederim. Adam politikacı bizim meslek kolay değil. Geliyor ve sayın valim yeğenim imtihana girecek şu komisyondakileri uyarsan da çocuk imtihanı kazansa diyor. Biz de vaziyeti idare etmek için isim alıyoruz. Sizin o gün salonundaki tavrınız takdire şayandır. Sizlere çok ihtiyaç var" diyerek beni onure etmişti. Günler sonra Marmaris'te Mükerrem Taşçıoğlu ile görüştüm. "Müftü bey, seni tebrik ederim. İmtihan salonundaki tavrın çok hoşuma gitti" dedi. Bir büyüğümüz, "Vicdanların karardığı yerde, kanunlar sükût eder" diyor. Mülakat imtihanları için Diyanet İşleri Başkanlığı Teftiş Kurulu Başkanı Rahmetli Ahmet Serdaroğlu hocamız şöyle diyordu: "Hangisini beğenirsen onu al. Torpili güçlü olan kazanır." Maalesef gerçek böyle... Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde, boşuna mı "Dilli düdükler, şakşaklı hödükler" diyor.