Kıymetli okuyucularım, tanınmış Özbek Yazar “Cengiz Aytmatov’un bir eserinin adı, “Gün Uzar Yüzyıl Olur” şeklindedir. Acılı, kederli, çile dolu bir günün yüzyıla denk olduğunu anlatıyor. Adı geçen eserde ‘Mangurt’ nedir tarif ediyor. “Zalim beylerin, zalim devlet adamlarının esir aldığı insanların; kafa derilerini yüzerek, kılları içeri gelecek şekilde dikip, deve derisine sarıp güneşin altında kurutmak suretiyle esirini hafızasını siliyorlar. Hafızası silinen kişilere de “Mangurt” deniliyor. Nayman ananın oğlu da aynı işlemlere tabi tutularak mangurt yapılır. Anasının, “Sen benim bir tek oğlumsun” sözlerine inanmaz. O da efendisinin canlı bir robotu olur. Vur der vurur, öl der öldürür. Gün gelir, nayman oğlu tarafından öldürülür.
Kıymetli okuyucularım, değişik metotlarla ve projelerle “Mangurt” yetiştiren dünya politikacılarını o zalim beylere, zalim devlet adamlarına benzetmek mümkündür. Onların emir ve talimatlarıyla hareket edenler vur dediklerinde vuranlar, öldür dediklerinde öldürenler birer mangurt değil midir? Başka şeylere benzetmeye gerek yok. Yüreği sevgi ve şefkat dolu nayman anaları aklımızdan hiç çıkarmayalım. Özüne ateş düşmüş naymananalov çoğalmasın. Şair Karakoç diyor ki: Durmadan ıslık çal, suyu gösterme, kimseye düğünü, toyu gösterme. Ekmeği, çorbayı, çayı gösterme. 5 sene cilve yap, naz eyle mangurt. Enflasyonla korkar, paradan konuş. Faizden, tahvilden, kiradan konuş, mideden, bağırsaktan söz eyle mangurt. Not: Şiirin tamamını yazamadım. Merak edenler Abdurrahim Karakoç’un, “Beşinci Mevsim” isimli kitabının 37 ve 38’inci sayfalarına bakabilirler. Nice insanlar, nice aileler vardır ki; sabahmış, akşammış hiç fark etmez. Onlar için gününün uzunluğu, kısalığı hiçbir ölçüye sığmaz. Mangurtların hile ve fesatları onlara yeter. Ah o mangurtlar.