SON DAKİKA
Hava Durumu

BENCE ACINACAK HALİMİZ VAR, ÇÜNKÜ…

Yazının Giriş Tarihi: 05.07.2018 21:23
Yazının Güncellenme Tarihi: 05.07.2018 21:23
Toplumlarda zaruri olan bazı farklar vardır. Bunları yok etmek mümkün değildir. Mesela yaş farkları, cinsiyet farkları, boy farkları, güç- kuvvet farkları, zekâ ve heyecan farkları böyledir. Bu farklardan doğan istismarlar önlenemez ve samimi değildir. Bazı farklar vardır ki bunları düzeltmek mümkündür. Mesela fırsat eşitliği, adaletin herkese göre aynı oluşu, eğitim eşitliği, ekonomik dağılım ve paylaşım bunlardan bazılarıdır. İnsanı ve insan gruplarını sömürücü olmaktan kurtarmak için elimizde olan en önemli faktör, en geçerli koz hiç şüphesiz eğitimdir. Hem fertlerin, hem de kitlelerin bu bağlamda eğitilmesi işimizi son derece kolaylaştıracaktır. İnsanın ihtiraslarını ve hırslarını kontrol altına almak esastır. Kişilerin tam bir ‘otokritiğe’ muhtaç oldukları asla unutulmamalıdır. Bunun sağlanması için mutlak manada tabandan tavana, tavandan tabana, idare edenlerden, idare olunanlara kadar istismarın, haksızlığın, adaletsizliğin, gelir dağılımı eşitsizliğinin çirkinliğine ve kötülüğüne inanmış ve iman etmiş olmaları lazımdır. Bağımsız bir faktör olmayan ‘ekonomi’ günümüz dünyasında hem fertler, hem de milletler arasında adeta fitne olmaya başlamıştır. Düşünmesini bilen her insan, hakikate muhtaç olduğunu bilir. Onu bulunca hemen kabul eder. Hiçbir insan bile bile yanlışı doğru diye kabul etmek istemez. Çünkü böyle bir duruma düşen insan, her şeyden önce kendisine olan saygısını kaybetmiş olur. Sağlam inanca sahip hiçbir vicdan ‘hakikati reddetmek’ gibi bir cinayete rıza göstermez. Uzun süre buna tahammül edemez. İşte bu gerçeği bilerek hakikatleri ortaya koymak lazımdır. Hem coğrafi açıdan, hem de nüfus faktörü açısından ekonomiye göz atacak olursak ‘acınacak halimiz’ olduğunu anlarız. İptidai ve ilkel ziraat sisteminden öyle inanıyorum ki kurtulduk. ‘Modern tarım’ denilen sisteme yıllar önce geçtik. Yapılan istatistiklere göre Türkiye yüzde yirmi modern tarıma geçtiğinde milli ve adil bir gelir dağılımına göre 180 milyon nüfusu besleyecek güce sahiptir. Ancak teknik ve milli tarım esprisini maalesef yakalayamadık. Hiç unutmuyorum bir dönem Tarım Bakanı olan Sayın Mehdi Eker, ‘Türk usulü tohum, Türk ırkı inek ve dana üretimi’ projesini gündeme getirdiğinde, bazı gafiller bana şöyle demişlerdi; “Yahu müftü bey sizin adamlar inekleri, danaları, tohumları da milliyetçi yapacak.” Bende onlara şöyle demiştim: “Kardeşim tohumlar, inekler, danalar milliyetçi oluyor da, dönekler bir türlü milliyetçi olamıyor.” Epey gülmüştük. Onun için diyorum ki, “Bence acınacak halimiz var.” Çünkü Türkiye bir tarım ülkesidir. Dünyada kendi kendisine yeten beş ülkeden birisidir. Eğer Türkiye Brezilya’dan, Uruguay’dan ve diğer ülkelerden canlı hayvan ithalatı, et ithalatı, saman, buğday, mercimek, nohut ve diğer gıdaların ithalatını yapıyorsa bir yanlışın içindeyiz. Çok acil bu yanlıştan dönmemiz lazım. İleride bunun bedelini, gelecek nesillerimiz ödeyecektir. Unutmayalım, “Milletler için çeyrek asırlar ya da yarım asırlar önemli değildir.” Bunun en açık örneği Filistin’dir. Ben endişe ediyorum. Eğer sıkılacaksa kemeri evvela Devlet adamları sıksın. Önce Meclis tasarruf etsin ve Türkiye bu tehlikeli virajdan kurtulsun…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.