Yanılmıyorsam 1990’lı yıllarda “Amsterdam Gurbet Şairleri” diye bir yarışma yapıldı. Rahmetli Ahmet Kabaklı, Yavuz Bülent Bakilerin de aralarında olduğu jüri heyetinden oluşan bu yarışmaya ben de katılmıştım. “BASIN” diye bir şiir yazdım. Tamamı aklımda değil. Hatırladığım birkaç mısrası şöyleydi:
“Yüksek basın, alçak basın.
Yerler kaygan yamuk basın.
Kalbazanlık olmuş moda altın değil mangır basın”
İlk mısram böyleydi. Devamında ise şu ifadeler vardı.
“Talep çok fazla guzum, turşu basın hıyar basın.
Telefon aldık salamandan dalak basın, işkembe basın.
Hedefimiz para kazanmak değil helalmiş, harammışsorgulamak.
Bütün mesele talepleri karşılamak domuz basın, solucan basın”
Böyle 5-6 mısra yazmıştım. Şiiri İlçe Savcımız Seyit Han Güneş’e gösterdim. “Şikâyet edilirse suç olur” dedi. Avukat olan hanımı ise, “Savcı Bey saçmalama müftü bey bir turşu ya da salamora fabrikasından bahsetmiş bunun neresinde suç var Allah aşkına” dedi. Bende kendisine teşekkür ettim. Neticede sonuçlar açıklandı. 877 şiir arasından benim şiir 167’nci olmuş. Şahsıma bir davet mektubu geldi. Elbette gitmem mümkün değildi. Ben de kendilerine bir teşekkür mektubu yollamıştım. Üzerinde çalışma yapsaydım, beklide dereceye girerdim.
Kıymetli Okuyucularım,
Daha sonra Sayın Nurullah Aydın’ın kaleme aldığı 750 sayfadan oluşan “İşte İstihbarat” isimli eserinde küresel güçlerin şu korkunç tespitini okudum. “Basına hâkim olanlar beyinlere hâkim olurlar. Beyinlere hâkim olanlar ise dünyaya hakim olur” diyordu. Gelinen noktada basın, medya, TV Kanalları diğer iletişim araçları emperyalizmin ve kapitalizmin en etken silahıdır.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
ZEKERİYA KILIÇ
Basın ve Emperyalizm
Kıymetli Okuyucularım,
Yanılmıyorsam 1990’lı yıllarda “Amsterdam Gurbet Şairleri” diye bir yarışma yapıldı. Rahmetli Ahmet Kabaklı, Yavuz Bülent Bakilerin de aralarında olduğu jüri heyetinden oluşan bu yarışmaya ben de katılmıştım. “BASIN” diye bir şiir yazdım. Tamamı aklımda değil. Hatırladığım birkaç mısrası şöyleydi:
“Yüksek basın, alçak basın.
Yerler kaygan yamuk basın.
Kalbazanlık olmuş moda altın değil mangır basın”
İlk mısram böyleydi. Devamında ise şu ifadeler vardı.
“Talep çok fazla guzum, turşu basın hıyar basın.
Telefon aldık salamandan dalak basın, işkembe basın.
Hedefimiz para kazanmak değil helalmiş, harammışsorgulamak.
Bütün mesele talepleri karşılamak domuz basın, solucan basın”
Böyle 5-6 mısra yazmıştım. Şiiri İlçe Savcımız Seyit Han Güneş’e gösterdim. “Şikâyet edilirse suç olur” dedi. Avukat olan hanımı ise, “Savcı Bey saçmalama müftü bey bir turşu ya da salamora fabrikasından bahsetmiş bunun neresinde suç var Allah aşkına” dedi. Bende kendisine teşekkür ettim. Neticede sonuçlar açıklandı. 877 şiir arasından benim şiir 167’nci olmuş. Şahsıma bir davet mektubu geldi. Elbette gitmem mümkün değildi. Ben de kendilerine bir teşekkür mektubu yollamıştım. Üzerinde çalışma yapsaydım, beklide dereceye girerdim.
Kıymetli Okuyucularım,
Daha sonra Sayın Nurullah Aydın’ın kaleme aldığı 750 sayfadan oluşan “İşte İstihbarat” isimli eserinde küresel güçlerin şu korkunç tespitini okudum. “Basına hâkim olanlar beyinlere hâkim olurlar. Beyinlere hâkim olanlar ise dünyaya hakim olur” diyordu. Gelinen noktada basın, medya, TV Kanalları diğer iletişim araçları emperyalizmin ve kapitalizmin en etken silahıdır.