Kıymetli okuyucularım. Son zamanlarda bazı beyni sulu, midesi bulanık, ağzı bozuk tiplerin akıttıkları ifrazata şahit oluyoruz. Bunlar dün de vardı, bugün de varlar. Yarın da olacaklardır. Çünkü bunlar piyonlardır. Şahsiyetleri gelişmemiş, Müslüman Türk kimliğinden mahrum, yalakalığı ön planda tutan istismarcı tiplerdir. Bu aziz ve necip millet tarih boyu bunlara fırsat vermemiş ve vermeyecektir. Bunların peşinden gittiği sözde hoca geçiren şeyhülislamlık makamını işgal etmiş zavallılar, (Hain demiyorum. Çünkü bu asil millet peygamber müjdesine nail olan bu Türk milleti hain yetiştirilmemiştir. Gaflet ve dalalet içinde olan) Atatürk Samsun'a ayak bastığı gün onun görüldüğü yerde öldürülmesi için fetva çıkaranların, yaşayan hortlaklarıdır. Emri verenler İngilizlerdir. İstanbul işgal edilmiştir. 1453 yılından sonra üzerinden 466 yıl geçmiş ve İstanbul yeniden işgalden kurtulmuştur. Bundan rahatsız olan kara vicdanlılar boş durmamışlardır.
Sevgili okuyucularım. Utanmadan, sıkılmadan, hayasızca ve bilgiden mahrum olarak, cahilce Atatürk'e saldıran dil uzatan satılmışlara, sulu beyinlere sıkça rastlıyoruz. Bunlar fırsat buldukça ifrazatlarına (kusmalarına) devam edeceklerdir. Bir dönem Almanya'da cemaatten Kaplan denilen şarlatan Atatürk'ün resmini salonlarda sürükleniş sonra da oğlu Metin Kaplan halifelik ilan etmiştir. Birileri çıkıp hayasız bir vaziyette, "Keşke Yunanlılar galip gelseydi" deme alçaklığına düşmüştür. 1963’lere baktığımızda ise bazı cemaat geçiren oluşumların Anadolu'nun temiz ve pak yürekli çocuklarına edepsiz bir şekilde Atatürk için, "Deccal, kör Kemal. Deccal'in gözü mavi olur. Onun bir gözü kör ve mavi" dediklerini bilirim. Bu şarlatanlar, bu piyonlar bu din sömürücüleri devamlı olarak birtakım siyasetçiler tarafından oy almak uğruna, siyasi rant uğruna korunmuşlardır. Başta FETÖ denilen ihanet şebekesi olmak üzere, bunlar varlıklarını devam ettirmek için siyasi partilerin özellikle iktidara yakın olanların ya da iktidar olanların değirmenine su taşıyan taşıyarak istediklerini söylemekte ve almaktadırlar. Onun için 1979'ların FETÖ'sü "Domuzun eve girmemesi için, ayıyı kapıya nöbetçi tutacağız" diyerek çevresine mesajlar veriyordu. Peşinden de ekliyordu, "Her ikisini de, (yani hem ayı dediğini, hem domuz dediğini) sessiz hale getirecek güce sahip oluncaya kadar, bu strateji devam edecek" tabirini kullanıyordu. Bunlarla ilgili dökümanlar başta İzmir olmak üzere Siyasi Şube raporlarında bellidir.
Kıymetli okuyucularım. Türkiye 15 Temmuz 2016'lara bu gafletleri ve siyasi beklentileri yüzünden gelmiştir. Bu bağlamda Diyanet İşleri Başkanlığı'nda hem merkez hem de taşra teşkilatlarında ciddi bir araştırmanın yapılmasının lüzumuna inanıyorum. Fırsat kollayanlar, pusuda yatanlar artık sahipsiz olduklarını anlamalıdırlar. Bu itibarla başta Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere 1922'de Bursa'da şehit edilen Hüseyin Dedemi ve gazi olan Yusuf babamı ve tüm şehit ve gazilerimizi rahmetle anıyorum. Şarlatan ve yalakaları ise nefretle kınıyorum. Yeter artık diyorum.