SON DAKİKA
Hava Durumu

Atatürk ve din eğitimi(2)

Yazının Giriş Tarihi: 15.09.2017 22:02
Yazının Güncellenme Tarihi: 15.09.2017 22:02
Sevgili okuyucularım.
Din fıtridir, yani insanla beraber doğmuş ve onunla beraber devam edecektir. İnsan mahiyetini düşünürken, zihne derhal birde din fikrinin gelmemesi mümkün değildir.
Bu konuda Atatürk şöyle diyor: "Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur.”
O halde din lüzumlu olduğuna göre, elbette bunun eğitimi de lüzumludur. Yine Atatürk bu konuda şöyle diyor:
"Her fert dinini, diyanetini, imanını öğrenmek için bir yere muhtaçtır. Orası da mekteptir. Binaenaleyh dinsiz toplum düşünülemeyeceği gibi, din eğitimi vermeyen okul da düşünülemez.”
Atatürk ilkeleriyle din eğitimi arasında bugüne kadar, kasıtlı olarak ters bir bağlantı kurulmuştur. Bu bilinçli kastın hedefi Atatürk ilkelerine sahip çıkmak değil, Atatürk’ü dine karşı bir silah olarak kullanmaya yeltenmektir. Bu taktik maalesef bir hayli başarılı olmuş, bilhassa aydın kesim denilen kitlenin büyük bir bölümünde Atatürkçülük'le din eğitiminin birbiriyle bağdaşmayacağı fikri uyandırılmıştır. Böylece yıllardan beri konuya soğuk ve halka düşmanca yaklaşılmıştır. Birçok kişide ise idare-i maslahatçı ve istimrarcı bir zihniyetle yaklaşılmıştır. Bu yüzden din eğitimi problemi bugüne kadar kalıcı bir çözüme kavuşturulmuştur. Bu konuda cesur ve ortaya çıkacak problemlerden çekinmeyerek meseleyi ele almak gerekmektedir. Bakınız merhum Atatürk bu mevzuda ne söylüyor:
"Beşeriyette din hakkındaki ihtisas ve vukuh, her türlü hurafelerden tecerrüt ederek, hakiki ulum ve fünun nurlarıyla musaffa ve mükemmel bir hale gelecektir.”
İşte o zaman artık Atatürk ilkeleri adına dinden ve din adına Atatürk ilkelerinden çekinmeye gerek kalmayacaktır. Her iki aşırı uçtan konuyu istismar etmek isteyenlere de fırsat verilmemiş olacaktır. Zira ilmin mürşitliği gerçeği ortaya çıkaracaktır. Artık din siyaset sahasında istismar malzemesi olmaktan kurtulmalıdır. Bu yapılmaz ise yine laiklik dinsizlik olarak yorumlanacaktır. Öyle kirli oyunlar sergilenmiş ki, "Ya Allah yolu, ya Atatürk yolu" diyecek kadar ileri gidilmiştir. Tüm bunların neticesinde hayali cennet pazarlayanlar çoğalmış, din adeta ranta dönüştürülmüş Allah ve Kur'an’la aldatanlar çoğalmıştır. Netice ne mi oldu diye sorarsanız. 15 Temmuz 2017 tarihi neticeyi göstermiştir. Aynı şekilde siyasi ayaklarla birilerine “Yürü be oğlum meydan senindir” denilirse, Allah korusun daha vahim ve daha kötü günlerden kurtulamayız. Nasip ve kısmet olursa bu yazılarım devam edecektir. Ta ki sahtekârların maskeleri düşene kadar.
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.