Sevgili okuyucularım. Atatürkçülükten bahsederken en çok istismar konusu yapılan mesele 'LAİKLİK’tir. Bazı çevreler Laikliği "dinsizlik’’ olarak anlamışlar veya yorumlamışlardır. Bu da Atatürkçülüğe mal edilmiştir. Kimisi bilinçli ve kasti, kimisi de dolma tüfek gibi cehaletinden kaynaklanan bir bilgisizlikle bu yolu seçmişlerdir. Atatürk’ün buna dair şu sözüne göz atalım: "Her fert istediğini düşünmek, istediğine inanmak, kendine mahsup siyasi bir fikre malik olmak, intisap ettiği bir dinin icaplarını yapmak, yahut yapmamak hakkı ve hürriyetine maliktir. Kimsenin fikrine ve vicdanına hakim olunamaz.’’
Konuyla alakalı olarak İnsan Hakları Beyannamesi'nin bu şıkkı 6 Nisan 1949 tarih ve 919 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Türkiye Cumhuriyeti tarafından benimsenmiş ve 27 Mayıs 1949 tarihinden itibaren yürürlüğe girmiştir. Anayasanın 19. Maddesi'nin de hükmü taşıdığı bilinmektedir. Laik devlet anlayışında din hürriyeti korunduğu gibi, dindar kişiyi de her çeşit tecavüzden korumakta devletin görevidir. Ancak şu gerçeği iyi anlayalım ve iyi vurgulayalım. Bir meczuplar ve mollalar idaresi kurmak için. Devlete talip olmak ve devleti ele geçirmek ihaneti ve manevraları asla kabul edilemez. Kapalı kapılar ardında devlet düşmanlığının laiklikle ve insan hakları ile hiçbir alakası yoktur. 15 Temmuz'da bu ihanet girişiminin bedelini Türk milleti olarak ödedik. Aynı gaflet ve dalaletleri de tekrar düşünülürse, cemaat ayakları ve oy potansiyeli beklentileri ile tehlikeli adımlara ve oluşumlara göz yumulursa, "Beterin beteri vardır. Su uyur düşman uyumaz.’’ Atasözlerimiz tezahürleri ile Allah korusun karşılaşabiliriz. İslam’a göre "dinde zorlama yoktur". Ne yazık ki kişisel zaaflardan istifade ederek para, ekmek, mevki, etli pilavlar, cazip sohbetler ve parsellenen hayali cennet bahçeleri ve hayali şahadet kandırmacılarıyla insanları ondan olmayana, onun gibi inanmayana düşman etmek tam bir sapkınlıktır. Burada bir hassas noktayı kaçırmayalım. ABD, yani Amerika Birleşik Devletleri’nde resmi devlet okullarında din eğitimi yoktur. Ancak dini kuruluşların kontrolünde okulların açılmasına izin verilmiştir. Üniversitelerde dini vaazlar ve konferanslar için özel kürsüler vardır. Batı Almanya'da ise resmi okullarda din dersi, din eğitimi yapılmaktadır. Fransa'da klasik okulların yanı sıra kilise okulları vardır ve sayısı bir hayli çoktur. İlk okullardaki ahlak dersleri dini temellere dayanır. Bununla birlikte gerek İngiltere gerek Fransa’daki özel okulların hepsi dini kuruluşlara (kiliseye, kutsak kitap derneklerine) bağlıdır. Öğretim okul öncesinden, anaokullarıyla başlar. Devlet modern eğitimin gelişmesi için müfredat hazırlar ve bütçe koyar.
Devam edecek. Takip edin…
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
ZEKERİYA KILIÇ
Atatürk ve din eğitimi (5)
Konuyla alakalı olarak İnsan Hakları Beyannamesi'nin bu şıkkı 6 Nisan 1949 tarih ve 919 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Türkiye Cumhuriyeti tarafından benimsenmiş ve 27 Mayıs 1949 tarihinden itibaren yürürlüğe girmiştir. Anayasanın 19. Maddesi'nin de hükmü taşıdığı bilinmektedir. Laik devlet anlayışında din hürriyeti korunduğu gibi, dindar kişiyi de her çeşit tecavüzden korumakta devletin görevidir. Ancak şu gerçeği iyi anlayalım ve iyi vurgulayalım. Bir meczuplar ve mollalar idaresi kurmak için. Devlete talip olmak ve devleti ele geçirmek ihaneti ve manevraları asla kabul edilemez. Kapalı kapılar ardında devlet düşmanlığının laiklikle ve insan hakları ile hiçbir alakası yoktur. 15 Temmuz'da bu ihanet girişiminin bedelini Türk milleti olarak ödedik. Aynı gaflet ve dalaletleri de tekrar düşünülürse, cemaat ayakları ve oy potansiyeli beklentileri ile tehlikeli adımlara ve oluşumlara göz yumulursa, "Beterin beteri vardır. Su uyur düşman uyumaz.’’ Atasözlerimiz tezahürleri ile Allah korusun karşılaşabiliriz. İslam’a göre "dinde zorlama yoktur". Ne yazık ki kişisel zaaflardan istifade ederek para, ekmek, mevki, etli pilavlar, cazip sohbetler ve parsellenen hayali cennet bahçeleri ve hayali şahadet kandırmacılarıyla insanları ondan olmayana, onun gibi inanmayana düşman etmek tam bir sapkınlıktır. Burada bir hassas noktayı kaçırmayalım. ABD, yani Amerika Birleşik Devletleri’nde resmi devlet okullarında din eğitimi yoktur. Ancak dini kuruluşların kontrolünde okulların açılmasına izin verilmiştir. Üniversitelerde dini vaazlar ve konferanslar için özel kürsüler vardır. Batı Almanya'da ise resmi okullarda din dersi, din eğitimi yapılmaktadır. Fransa'da klasik okulların yanı sıra kilise okulları vardır ve sayısı bir hayli çoktur. İlk okullardaki ahlak dersleri dini temellere dayanır. Bununla birlikte gerek İngiltere gerek Fransa’daki özel okulların hepsi dini kuruluşlara (kiliseye, kutsak kitap derneklerine) bağlıdır. Öğretim okul öncesinden, anaokullarıyla başlar. Devlet modern eğitimin gelişmesi için müfredat hazırlar ve bütçe koyar.
Devam edecek. Takip edin…