SON DAKİKA
Hava Durumu

Atatürk düşmanları ve yobazlar takımı

Yazının Giriş Tarihi: 10.10.2017 21:47
Yazının Güncellenme Tarihi: 10.10.2017 21:47
Sevgili okuyucularım.
Son günlerde merhum Mustafa Kemal Atatürk’ün manevi şahsiyetine ve unutulmaması için, vefa borcu olarak yapılan hayallerine karşı saldırılar bir hayli arttı. Aslında kimse çıkıp da  Atatürk’ün sağlığında, "Benim heykellerimi, büstlerimi yapın" dediğini söyleyemez ve iddia edemez. Çünkü böyle bir şey yoktur. Tabii Atatürk’ü ilahlaştıran sosyal yobazlar da çok olmuştur. Mesela Perşembe ilçesinde Atatürk büstünün açılışında konuşan bir zat şöyle demişti: "Mekke'de bir insan doğdu adı, Mustafa idi. Hendek savaşında kazmasıyla batıyı işaret etti. Selanik'te  bir insan doğdu, onun adı da Mustafa idi. O da parmağıyla batıyı işaret etti. Mahşer aleminde ikisi yan yana oturacak. Allah ikisini de şefaatinden mahrum etmesin."
Yoğun bir alkış tufanı, kimdi bu alkışı yapanlar, dönemin TÖBDER denilen ve devrimci geçinen şahısları. Ben de orada idim. Zaten o tarihlerden sonra lehte ve aleyhte olan birçok yazı ve eseri okudum ve Atatürk’ün gerçek bir Müslüman Türk milliyetçisi olduğunu gördüm ve öğrendim. O dönemde çıkarılan, Takrir-i Sükun Kanunu, irtica, isyan ve memleketin içtiması , sosyal nizam ve huzurunu, emniyet ve asayişini ihlal edici tahriklere, teşviklere ve teşebbüslere karşı hükümetin muvafık göreceği bütün idari tedbirlerin kullanılmasına yetki ve selahiyet veren bir kanun olarak inkılabın ve memleket huzurunun korunmasında ve irticanın bastırılmasında  önemli bir amil olmuştur. Bu meyanda tekkelerin, zaviyelerin, türbelerin, tarikatların, şeyhlik, dervişlik, müritlik, çelebilik, falcılık, büyücülük, türbedarlık gibi bir takım köhne ve dinimizin reddettiği müesseseler ile köhne meslek ve unvanların kaldırılması ve benzeri şuurlu ve şumullü ıslahat hareketleri, Takrir-i Sükun Kanunu'nun hükmünde ve İstiklal Mahkemelerinin faaliyette bulunduğu devrede yapılmıştır. Memleket tabii vaziyete girer girmez İstiklal Mahkemeleri ve bir müddet sonra da Takriri Sükun Kanunu, bizzat hükümetin teklifi ile kaldırılmıştır. Ben bunları bugünkü "OHAL" kanununa benzetiyorum. Bunların yapılması mecburi idi çünkü, liberaller ve radikaller arasında mücadele devam ederken, 1925 Şubatı'nda Doğu Anadolu'nun vilayetlerinde Kürt isyanı başlamıştı. Şeyh Sait'in sözde liderliğinde, Cumhuriyet hükümetine karşı isyan hızlanmış, vergi ödemeyi ve orduda hizmet etmeyi reddetmişlerdi. İsyan ciddi bir boyuta ulaşmış, eşkıyalar Harput'u ele geçirmiş ve Diyarbakır'ı kuşatmışlardı. Bütün Türk ordusu bu bölgeye seferber edilmiş ve isyan bu suretle bastırılmıştı. Bu isyana adam, silah veren, ihanet içinde olan birçok Kürt ağaları asıldı ve birçoğu da Anadolu ilçelerine gönderildi. Bunlardan boş kalan yere de vatanperver Türk köylüleri yerleştirildi. Bu isyanın bir faydası da liberal ve radikallerin iç çekişmeyi bırakıp birleşmelerine ve isyanlara karşı ortak hareket etmelerine vesile oldu. Konuya inşallah devam edeceğim ama bu ihanet grupları dün vardı, bugün de var, yarın da olacaktır. Onun için hassas olmak gerekiyor. Dikkat lazım…
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.