Maddi imkânları ile yüksek ve verimli, manevi yan ve yönleri ile zayıf ve sıska kalmış, beyinleri yerine mide ile düşünen nice tipler vardır. Bunlar için vatan, millet, bayrak, dil, din sevgisinin önemi çıkar içindir. İçinde Allah korkusu olmayan bu tipler sadece çıkarları uğruna kutsallarımızı kendilerine siper olarak kullanmaktan geri durmamışlardır. Bu bağlamda özel olarak şakşakçı hizmetkârları bile olmuştur. Bu kirli oluşumun adı ‘Küreselleşme’dir. Devamlı olarak ömürlerini, kalemlerini, mesailerini bu uğurda kullananlar emperyalizmin maskeli uşakları olarak gayri milli unsurların yatakçılığını yapmakta mesafe almışlardır. Küreselleşmenin şekilleneceği bir yönetimde küresel dinin hizmetkârı olmaktır. Bunun içinde Uniter devlet, ulus devleti, milli devlet gibi kavramlar gündeminden çıkartılmalıdır.  Açın kapıları federal bir yapı oluşturun. Etnik yapı, siyasi köken, siyasi bölünme ve mezhepler üzerinden politikalar oluşturun. Globalleşin, küreselleşin ve kurtulun. Bu anlayışta insanları değiştirin. Gençliğin anlayışını buna göre belirleyin. Göreceksiniz ki her şey kolaylaşacak. Önemli olan bir olmak değil ben olmak, birey olmaktır. Onun için topluma uymak yerine aykırı olmaya özen gösterin. Yani küreselleşmenin, globalleşmenin meydana getirdiği içi boşaltılmış, balonlaşmış top olun. Türkler Ermenileri katletti diyen aydınlar yetiştirin. Kürtler zulme uğradı diyen tipler meydana getirin. Ve bunlar Nobel ödülü ile mükâfatlandıran ihanet odaklarının uşağı olun. Bütün bunlar hoşgörü, diyalog, medeniyetler ittifakı çerçevesinde olacakmış. Bu samimiyetsiz ihanet odaklarının başında Avrupa Birliği, Vatikan ve Amerika Birleşik Devletleri başı çekmektedir. Hepsi de ayrı ayrı senaryonun figüranları olabilirler. Oyun çok “başrollü” görülebilir. Sonuçta hepsinin amaç ve gaye birliği aynıdır. İşin sonunda ulusal sermayenin masonik cemiyetlerin, siyonizmin ve bunların ağababaları olan Amerika’nın olduğu malumdur.
Araştırmalar ilginç ilişkiler yumağını ortaya çıkarmaktadır. Tıpkı yumurta mı tavuktan çıktı tavuk mu yumurtadan çıktı misali gibi bir şey. Amerika’nın evanjalist mezhep anlayışı o mezhebin bir müridi olan bir zamanların ABD Başkanı Busch’un açıklamalarıyla ortaya çıkmıştır. Yani Yahudilerin arkasında da Amerika’nın anlayışı olduğu açıktır.
Bu da pencereden bakıldığında hem dini açıdan hem dünya açısından bütün dünyaya hükmetmeye çalışan bir Amerikan rüyası anlayışı ve olgusudur. Avrupa Birliği, Gümrük Birliği Kriterleri, uyum yasaları yaptırımları dinler arası diyalog gibi oluşumlar Müslüman Türk Milleti’nin asla ölçüsü olmamalıdır. 1995’te Stockholm’de yapılan konferansta Akdeniz ülkeleri politikaları dâhilinde dinler arası diyalogun, medeniyet ittifakının desteklenmesi açıkça kabul edilmiştir. (devam edecek)