Aşk kelimesinin, aşk kavramının, âşık, maşuk, muhabbet sözcüklerinin anlaşılması için kokuşmamış büyüsü bozulmamış manası ve özelliği devam eden bir duygu lazımdır. Değilse artistik oyunlardan esinlenerek Hollywood filmlerinden etkilenilerek konuşulan aşk, hormonlu sözcüklerin, köpüklü ağızların kullandığı defolu ifadelerdir. Muhabbet sözü de bu bağlamda yozlaştırılmıştır. Aşk ateşi, aşk yolu, aşk derdi, aşk sırrı, aşk sevdası, aşk kapısı, aşk ehli, aşk pazarı ve daha nicelerinin anlamları birileri tarafından yıllarca istismar edilmiştir. Eskiden gösteriş budalası olan, caka atma hastalığına yakalanan söz sırasında “bu benim hobim” diyenlere büyüklerimiz “caka bey” derlerdi. Şimdi bu caka beyler çoğaldı. Trafikte makas atar hobi der, soytarı gibi yolda drift çeker hobim der. İş olsun babından “ Reis bizi Afrin’e gönder” diye bağırır caka atar, sonra da bırakın Afrin’e gitmeyi paralı askerliği tercih eder, ucuz caka yapar. Türkistan piri Horasan erenlerinden Ahmet Yesevi “ Divanı Hikmette” aşk kavramı ile ilgili 253 adet söz kullanmıştır. Allah aşkı, peygamber aşkı ve vatan aşkı mutlaka nesillere empoze edilmelidir. Mutlu bir dünya kurulmadıkça hiçbir millet mutlu olamaz. Milletlerin kaderi birbirleriyle ilgilidir. Şerefli bir insanlık camiası, şahsiyet sahibi fertlerden ve kendi milli şuurları etrafında kümelenen ve iş birliği yapan çeşitli milletlerden ibarettir.
Bütün bu ifadelerden anlıyoruz ki insan sevgisi de bir aşktır. Tasavvufun kaynağı da aşktır. Yunus’un, Mevlana’nın, Karacaoğlan’ın yolları da aşk yoludur. “Gel gör beni aşk neyledi” diyen Yunus bizlere neleri anlatıyor. Magazin basınında sözü edilen sapık duyguların ve kirli ilişkilerin adı asla aşk olamaz.
“Zinanın adı aşk olsaydı eğer, âşık adını alırdı bütün köpekler” diye yazdığım bir şiirde bunu dile getirmiştim. Vatan aşkından, vatan sevdasından söz edip sonra da ceplerini dolduranların, vatanını bırakıp İngiltere’den, Amerika’dan mülk alanların durumu aşkla, sevda ile izah edilemez. İstismarlar, sahtekârlıklar, sahte nutuklar asla aşk olamaz. Göğsünü kurşunlara siper eden, boynunu kılıçlara vermek için çırpınan ülkü erleri ciddi vatan âşıklarıdır. Cumhuriyet döneminin sevdalıları inşaallah yazılacaktır.