SON DAKİKA
Hava Durumu

ANAYASA VE DEMOKRASİ KİME GÖRE (3)

Yazının Giriş Tarihi: 21.02.2021 16:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 21.02.2021 16:00
31.10.2000 Tarihinde Akit Gazetesi'nin şu haberleri çok manidardı. Mehmet Emin Kazancı şöyle diyordu; Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer demokratikleşmenin önündeki en ciddi engelin siyasi partiler yasası olduğunu belirtiyor ve iddiasını da sadece tek bir cümle ile örnekliyor. Milletvekillerini halk seçmiyor liderler seçiyor. 2.11.2000 tarihli Milliyet Gazetesi Doğan Haber Türkiye'de Lider sultasından Parti içi demokrasi yokluğundan şikayet etmeyen yok" diyordu. Akit Gazetesi'nin yorumunda; "Evet Cumhurbaşkanı haklı. Partiler mutlaka demokratikleştirilmelidir" deniyor. Burada karşımıza çıkan gerçek şudur siyasi partiler yasası değiştirilmelidir, liderler sultası mutlaka son bulmalıdır. Dolayısıyla siyaset kesinlikle halkla inmelidir. 1.10.2000 tarihinde Gözcü Gazetesi'nde kurtul Altuğ: "Partilerde Lider hakimiyeti var. Milletvekillerini biz mi seçiyoruz? Liderler yazıyor, biz onaylıyoruz. Eğer gerçek demokrasi istiyorsak siyasi partiler yasası değişmelidir. Biz toplumda fakirlik, fukaralık, işsizlik, gelir dağılımındaki çok farklı ve büyük eşitsizlik, yolsuzluklar, adaletsizlikler, beceriksizlikler her gün geçtikçe artıyorsa bölücülük ve terör, toplumsal nifak ve fitne tohumları devam ediyorsa orada problem vardır. Bunların çözümü için acil olarak tedbir alınması lazımdır. Bu da çözümleri açık olacak bir sistemi devreye sokmakla mümkün olabilir.

Unutulmaması gereken hakikat şudur; bozulan çıtırdayan sistemlerin üzerine oturanlar hangi niyetle olurlarsa olsunlar başarılı olamazlar. Görülen odur ki bozuk sistem kendini yönetmeye çalışanları bir müddet sonra kendi anaforlarının (kendi tezatlarının) içine çekmektedir. Bozuk bir makinenin, makinisti ne kadar usta olursa olsun, o makineyi istediği şekilde çalıştıramaz. Önce tamir veya yeni bir makine lazımdır.

Türkiye bir tezatlar, bir çekişmeler ülkesi haline getirildi. Siyasi partiler demokrasinin ve demokratik hayatın vazgeçilmez unsurlarıdır. Ancak siyasi partilerin Tüzük ve programları, eylemleri, devletin bağımsızlığına, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, insan haklarına, eşitsizlik ve hukuk devleti ilkelerine, millet egemenliğine, demokratik ve laik Cumhuriyet ilkelerine aykırı olamaz. Sınıf ve zümre diktatörlüğünü veya herhangi bir türde diktatörlüğü savunmayı ve yerleştirmeyi amaçlayamaz, suç işlenmesine teşvik edemez. Hakimler, savcılar, Sayıştay, yüksek yargı organlarının mensupları kamu kurum ve kuruluşlarının memur statüsündeki görevleri silahlı kuvvetler mensupları ve kanunla sınırlandırılmış kişiler siyasi partilere üye olamazlar.
Türkiye'de tam bir fiyasko yaşanmıştır. Yazılanların, çizilenlerin aksi uygulanmıştır. Milletçe çekilen sıkıntıların kaynağı bellidir. DEVAM EDECEK
 
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.