Sevgili okuyucularım, falan parti, filan cemaat, şu grup, bu oluşum benim ölçülerimin dışındadır. Fikrim ve inancım, milli hassasiyetimden dolayı dostlarım azalacaksa memnunluk duyarım. Allah için sevenlerim artarsa yine memnunluk duyarım. Çünkü yazdıklarım ruhumun, kalbimin, gönlümün sesidir. Birilerine yarenlik, yağcılık olsun, beni bağırlarına bassınlar diye hiçbir zaman menfaatperest ve kiralık olmadım. Baksanıza dün birbirlerini öve öve bitiremeyenler, bugün birbirleriyle olmadık kavgalar ediyorlar. Aynı şekilde dün birbirine üçkâğıtçı, Yahudi tıynetli, sahtekâr, namussuz diyenler maalesef bugün menfaat ortaklığı içindeler. Değilse benim kimseyle alıp veremediğim ve menfaat ortaklığım olmadı, olamaz da. Kısmet olursa 69 yıllık hayatımın 50 yılını ve bu 50 yılda yaşanılan ihanetleri paylaşmak istedim. Zaman oldu bankalar boşaltıldı, ağaç yongaları ihracat malı diye lanse edilip devletten teşvikler alındı. Gün geldi biraderler meselesi ortama bomba gibi düştü. Yahya’sıydı, Ali’siydi derken cukkalar cebe indirildi. Zaman oldu Yimpaş olayları, Jet Fadıl hadiseleri, Kombassan vurgunları, Cüneyt Zapsu hadiseleri, Fiskobirlik yolsuzlukları ve daha niceleri. Ayrıca bazı vakıf ve derneklerin gündeme düşen mal götürme hadiseleri. Geçmiş irdelenirse böyle onlarca davulcu ve zurnacı, tokmakçı ve keresteci karşımıza çıkar.
Bunlar yapılırken kullanılan bir numaralı malzeme Allah’ın kitabı ve Peygamberimizin sünnetleri olmuştur. Hiç unutmam 1969 ve 1974’lerde uluslararası silah kaçakçılarının yazıhanelerinde ve ofislerinde ilk göze çarpan Kur'an-ı Kerim meali ve hadis kitapları olurdu. Zulalar bunların arkalarına saklanırdı. Yıllardan beri ayrı bir metot ise şu tarikat ve cemaat ayakları.
Ruhu şad olsun Yaşar Nuri Öztürk hocamızın konuştuklarının bugün yüzde yüzünün doğru olduğunu görüyoruz. O, rahmetli konuşurken Allah ile, Kur’an ile, din ile tarikat ve cemaat ayaklarıyla kandıran ve aldatanları anlattıkça, birileri o hocamızı neredeyse ehli küfür olarak tanıtıyordu. Ekranlardaki şovmenler ve medyatik simalar onun ehli sünnet dışına çıktığını lanse ediyorlardı. 15 Temmuz ihanet girişimi onun dediklerini dinleseydik belki de yıllar önce önlenecek ve hainlerin maskesi çoktan düşecekti. Hatta aldandık, aldatıldık nedametleri de gündemde olmayacaktı. Ne oldu bu Müslüman Türk milletine ki, hâlâ hazret bildiklerine otobüslerin bagajlarında şeker, mercimek, bulgur ve pirinç gibi gıdalar taşıyorlar. Bunun yanında fayanstan tutun da diğerlerine kadar birçok inşaat malzemeleri taşınıyor. Hayret vallahi. Elin uyanığı çevresiyle birlikte neredeyse şehir kuracak, onun elini öpenler ise cennete gidecek. Böyle bir din ve böyle bir İslâm inancı yoktur. Var diyen meczuplarla tartışırım. Bir de bazı vakıfların milletten toplanılan yardımlarla yaptırdığı yurtların aylık ücreti 800 lira olursa fakir ve fukaraya neyi, nasıl izah edeceksiniz. Allah rızası bu mu diye soruyorum.
Devam edecek…