'Kuduz köpek mi daha tehlikeli zehirli yılan mı' diye bana sorsalar vereceğim cevap şöyle olurdu. Hayasız insan daha tehlikeli...
'Sence deprem mi daha zararlı, öldürücü salgın hastalık mı' deseler, tereddüt etmeden hayasız insan daha tehlikeli derdim. Yani sözün özü ne diye sorarsanız ben hayasız insanın yakasından tutar gösteririm size. Lütfen anlamaya gayret ediniz. Bu ifadeler merhum Abdurrahim Karakoç'un, Beşinci Mevsim adlı eserindendir.
Evet aile hayatımız vahşice tahrip ediliyor. Hem de gözümüzün içine bakarak. Evlatlarımız, çocuklarımız, yetişen nesiller gittikçe ahlaken, dinen, örfü ile milli yapısıyla adeta Müslüman Türk toplumundan koparılıyor. Aile mahremiyeti, uyulması gereken prensipler ve kurallar ortadan kaldırılıyor. Taktik olarak önce karıştır, sonra barıştır prensibi uygulanıyor. Televizyon kanallarındaki programlarda gördüklerimiz tüylerimizi ürpertiyor. Bunca nesebi gayri sahih bir sayıya bu toplum nasıl geldi ya da getirildi? Bu kirli manzaranın sorumluları kim? Nerede hata yapıldı? Açılan bunca üniversite, yüksek okul, lise ve meslek liseleri, imam hatipler dahil ne işe yaradı? Cinayetler arttı, tecavüzler, hırsızlıklar uyuşturucu müptelaları, zina ve fuhuş çoğaldı. Sanki cennet toplumu olduk.
Anne ve babalar olarak çocuklarımıza vermemiz gereken terbiye ve aile eğitiminde sınırları iyi tespit etmek zorundayız. Çünkü evlatlarımıza bırakacağımız en büyük miras İslami terbiye ve Muhammed'i ahlaktır. Aksi halde milletçe yaşadığımız vahşetleri önüne geçmek mümkün değildir. Hayasızlığın, terbiyesizliğin bu kadar çoğaldığı bir toplumda imandan bahsetmek bile abartılı oluyor. Çünkü yüce dinimiz İslam'ın öğretilerinden birisi de edeptir ve hayadır! Allah Resulü çok net şekilde, "Haya imandandır" buyuruyor. Sıkça duyduğumuz, "Edep yahu" sözü sanki sloganlarda kaldı. Karakoç'un tabiriyle: "En mahrem yerlerin kalktı örtüsü. Boyalı tırnaktır ellerin süsü. Bütün bunlar medenilik ölçüsü. Cilve Avrupalı, Naz Avrupalı... Herkes soyunuyor, açılmıyor ki sokakta boynuzdan geçilmiyor ki, Müslüman gavurdan seçilmiyor ki şekil Avrupalı poz Avrupalı..."
En çok merak ettiğim konu ise şudur muhafazakârlık milliyetçilik nutukları atarken gelinen noktada neredeyiz? Yere batsın böyle muhafazakarlık, böyle milliyetçilik. Yaşanan şu çirkin hadiseler Sol ya da Sosyal Demokrat denilen bir iktidar döneminde olsaydı küplere binerdik ve bağırdık. Bile bile, göz göre göre tahrip edilen aile hayatımızı kurtaralım. Aslımıza dönelim. Nutuk ve sloganlar yerine icraata ve çarelere başvuralım. Son pişmanlık para etmez.