15 Eylül 2018 Cumartesi günü bir gazetede okuduğum haber beni epeyce gerilere götürdü. Haberde papazların bir yılda tam bin çocuğa cinsel istismarda bulunduğu, çocukların bir çoğunun ise tecavüze uğradığı tıbbi raporlarla ispat edildiği, buna rağmen papazların görevden alınmadığı, sadece görev yerlerinin değiştirildiği yazıyordu. İlgili ülkelerin adı da Amerika Birleşik Devletleri idi.
Dinler tarihini incelersek, bu papazların çok ihanetine rastlarız. Bunlardan ilk aklıma geleni, Kıbrıs’daki katil Makarios keferesidir. Günümüzde ise, malum casusluk suçundan yargılanan ABD’nin ajan papazıdır. Bunları yorumlarken aklıma rahmetli bir hocamızın anlattığı Papaz zangoç hikayesi geldi.
Kilisede üç beş yüzyıllık numaralı şaraplar vardır. Kilisenin ve şarap mahzeninin anahtarı da papazda ve kilisenin çancısı zangoçta mevcuttur. Papaz bir gün mahzeni kontrol ederken, yıllanmış ve demirbaşa kayıtlı bazı şarapların yerlerinde olmadığını görüyor. Zangoca diyor ki, “Buraların anahtarı bir sende, bir bende var. Ben almadığıma göre şarapları sen çaldın. Geç karşıma, öde ücretini de, günah çıkaralım.”
Otururlar, papaz der ki; “Söyle bakalım zanguç efendi, falan numaralı şarabı sen mi çaldın?”
Zangoç: “Duyamıyorum papaz efendi” deyince, papaz; “Yahu nasıl duyamıyorsun? Şuranın mesafesi 70 santim.”
Zangoç söz alır: “Papaz efendi, sen benim yerime otur, ben senin makamına oturayım ve sorayım, bakalım duyabilecek misin? Para da istemiyorum.”
Otururlar ve zangoç sorar: “Söyle bakalım papaz efendi, falan cumartesi akşamı Salamon’un dul karısı ile, Pazar akşamı da Dimitri’nin boşanan karısı ile sabaha kadar kilisede aşk meşk yapmadın mı?” “Duyamıyorum” der papaz. Zangoç cevabı yapıştırır: “Yahu nasıl duyamıyorsun, 70 santimlik mesafe var.”
“Vallahi “ der papaz, “Zangoç efendi, buraya oturulunca cidden duyulmuyormuş.”
1981’de ise, Almanya’da bir papazla randevu alıp görüşmüştük. Şebinkarahisarlı Ahmet Ata diye bir kardeşim tercümanlık yapmıştı. Papaz bana şunu söyledi: “Sizin bir Atatürkünüz var, ‘Bir Türk cihana bedeldir’ diyor. Bir Yavuzunuz var, ‘Ayağımızın bastığı topraklar bizimdir’ diyor. Kısaca şunu arz edeyim, ah şu papazlar var ya! Türkiye’de hesap sorulsa, duyamıyorum diyen nice yerli papaz bozuntuları çıkar. Malum bazı hesaplar mahşerde görülecek. Ben milli hırsızlara hakkımı helal etmiyorum.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
ZEKERİYA KILIÇ
AH ŞU PAPAZLAR VAR YA
Dinler tarihini incelersek, bu papazların çok ihanetine rastlarız. Bunlardan ilk aklıma geleni, Kıbrıs’daki katil Makarios keferesidir. Günümüzde ise, malum casusluk suçundan yargılanan ABD’nin ajan papazıdır. Bunları yorumlarken aklıma rahmetli bir hocamızın anlattığı Papaz zangoç hikayesi geldi.
Kilisede üç beş yüzyıllık numaralı şaraplar vardır. Kilisenin ve şarap mahzeninin anahtarı da papazda ve kilisenin çancısı zangoçta mevcuttur. Papaz bir gün mahzeni kontrol ederken, yıllanmış ve demirbaşa kayıtlı bazı şarapların yerlerinde olmadığını görüyor. Zangoca diyor ki, “Buraların anahtarı bir sende, bir bende var. Ben almadığıma göre şarapları sen çaldın. Geç karşıma, öde ücretini de, günah çıkaralım.”
Otururlar, papaz der ki; “Söyle bakalım zanguç efendi, falan numaralı şarabı sen mi çaldın?”
Zangoç: “Duyamıyorum papaz efendi” deyince, papaz; “Yahu nasıl duyamıyorsun? Şuranın mesafesi 70 santim.”
Zangoç söz alır: “Papaz efendi, sen benim yerime otur, ben senin makamına oturayım ve sorayım, bakalım duyabilecek misin? Para da istemiyorum.”
Otururlar ve zangoç sorar: “Söyle bakalım papaz efendi, falan cumartesi akşamı Salamon’un dul karısı ile, Pazar akşamı da Dimitri’nin boşanan karısı ile sabaha kadar kilisede aşk meşk yapmadın mı?” “Duyamıyorum” der papaz. Zangoç cevabı yapıştırır: “Yahu nasıl duyamıyorsun, 70 santimlik mesafe var.”
“Vallahi “ der papaz, “Zangoç efendi, buraya oturulunca cidden duyulmuyormuş.”
1981’de ise, Almanya’da bir papazla randevu alıp görüşmüştük. Şebinkarahisarlı Ahmet Ata diye bir kardeşim tercümanlık yapmıştı. Papaz bana şunu söyledi: “Sizin bir Atatürkünüz var, ‘Bir Türk cihana bedeldir’ diyor. Bir Yavuzunuz var, ‘Ayağımızın bastığı topraklar bizimdir’ diyor. Kısaca şunu arz edeyim, ah şu papazlar var ya! Türkiye’de hesap sorulsa, duyamıyorum diyen nice yerli papaz bozuntuları çıkar. Malum bazı hesaplar mahşerde görülecek. Ben milli hırsızlara hakkımı helal etmiyorum.