Kıymetli okuyucularım
Toplum olarak bize ne oldu? Neden bu hale geldik ya da getirildik? Şu halimize bakın. Hırsızlıklar, yolsuzluklar, tecavüzler, cinayetler, dolandırıcılıklar, ihanetler ve paranın kulları… Dini, imanı, Kur’an-ı, İslam’ı, kutsallarımızı istismar eden tipler. Daha doğrusu saymakla bitmeyen rezaletler… Acaba diyorum Necip Fazıl’lar, Osman Yüksel Serdengeçti’ler, Ozan Arif’ler ve Abdurrahim Karakoç’lar sağ olsalardı neler yazarlar, kimleri rezil ederlerdi? Karakoç kimler için “Alçak, boynuzlu” tabirini kullanırdı? Ozan Arif kimlere “Dümbük, namert, zalim” derdi. Serdengeçti kimler için “Para para etmez biter azıklar, her kime başvursan seni kazıklar, işlemez kanınlar bozuk tüzükler” diye haykırırdı. Kemal Fedai Coşkuner “Dinmesin tükenmesin gözümün yaşları, ey millet düşmanları, bu yurdun çıyanları, ey fırıldakçı başları” diye ortaya çıkar bağırırdı. Necip Fazıl Kısakürek ise “Kir akan olukların” çoğaldığından bahsederdi.

Kıymetli okuyucularım
Sakın bana “ümitlerini yitirmiş” demeyin. Asla ümitsiz değilim ve hiç olmadım. Sadece çok üzülüyorum. Nasıl olur? Nasıl bunca ahlaksızlıklara yatakçılık yapar hale geldik. Hani açılan bunca okullar, üniversiteler, eğitim merkezleri. Yapılan bunca yatırımlar, harcanan paralar. Okumuşlarımızın sayıları arttıkça “kötülükler önlenecekti, medeni toplum, çağdaş cemiyet” olacaktık. Tam tersi oldu. Kötülükler çoğaldı. “İki ayaklı insan kılıklı vampirler, kan sülükleri, ahtapotlar, tenyaların” sayıları devamlı arttı. Utanmadan, sıkılmadan edepsiz bir şekilde “yangın maskelerini, ihtiyaç maddelerini bile fahiş fiyatlarla satan sosyal katiller türedi. Karaborsa (ihtikar) inancımıza göre adam öldürmek gibidir. Bunlar olurken öbür yanda mühendis diplomalı bir kişinin, bir katilin 21 yaşında üniversite öğrencisi bir kızı cinsel tecavüzden sonra öldürüp ormana gömdüğüne şahit oluyoruz. Adı, unvanı, mesleği milletvekili olan birisinin mafya elebaşlarından ayda 10 bin dolar rüşvet aldığı günlerce tartışıldı. Hala “zararın neresinden dönülürse kârdır” diyerek hatalardan dönülmüyor. Orman yangınları bile “maddi ve siyasi ranta” çevrilmek isteniyor.

Kıymetli okuyucularım
Şu insan kılıklı adam zannedilen iki ayaklı tiplere, sosyal deyyuslara uygulanan cezalar niçin caydırıcı olacak hale getirilmiyor. İktidarıyla, muhalefetiyle, sosyal demokratıyla, milliyetçisiyle, muhafazakârıyla, İslamcıyım, dindarım diyenlerle Allah kulu ortaya çıkıp da idam cezalarının geri gelmesi için tek kelime konuşmuyor. “Cezaevi benim için ikinci mekân” diyenler suç işlemeye devam ediyorlar. “Vezir olması gereken adalet rezil oluyor.” “Kısasta (idamda) sizin için hayat vardır” buyuran Rabbimizden, birileri daha mı iyi biliyor. Türk milletinin devlet geleneğinde adalet değişmez bir yasanın (kanunun) tarafsızlık ilkesi ile uygulaması şeklinde anlaşılır.
2 Nisan 2021 Pazar günkü Diyanet Takvimi’ne bakarsanız siyaset adamlarının devlet yönetimine talip olanların vasıflarını, özelliklerini rahatça görebilirsiniz. Bu işler nutukla, laf ebeliği ile olmaz. İcraat ve tatbikat lazım.