SON DAKİKA
Hava Durumu

AH O ESKİ GÜNLER

Yazının Giriş Tarihi: 22.05.2022 17:11
Yazının Güncellenme Tarihi: 22.05.2022 17:11
Kıymetli okuyucularım.
Bir Avrupalı yazar Edmond, İstanbul sokaklarından bahsederken gördüğü manzarayı şöyle anlatıyor. "Şurası bir gerçektir ki İstanbul'un Türk halkı Avrupa'nın en nazik ve kibar topluluğudur. Çünkü İstanbul'un en ıssız sokaklarında bile bir yabancı için hiçbir hakarete uğrama tehlikesi yoktur. Hatta namaz vakitlerinde bile camileri gezmek mümkündür. O vaziyette bir ecnebi bizim kiliseleri ziyaret eden bir Türk'ten daha çok hürmet ve riayet (saygı) göreceğinden emin olabilir. Halk arasında küstahça bir bakış şöyle dursun fazla meraklı bir nazara (bakışa) bile tesadüf edilmez. Kahkaha sesleri gayet nadirdir. Sokakta kavga eden ayak takımı da enderdir. Kapılardan pencerelerden dükkânlardan hiçbir kadın sesi aksetmez. Hiçbir fuhuş tezahüründen (hadisesinden) hiçbir münasebetsiz hakaretten eser görülmez. Çarşının kutsiyeti de camiden aşağı değildir. El ve kol hareketleri ile karşılaşmadığınız gibi lüzumsuz lakırdılarla (seslerle) kulaklarınız da rahatsız edilmez. Halk arasında şarkıdan kahkahadan bağırıp çağırmadan eser yoktur. Sokakları tıkayarak herkesi rahatsız eden toplanmalar görülmez" diyor. Bak. Ömür Takvimi 6 Mayıs Cuma 2022.
Kıymetli okuyucularım.
Ben de 1965-1967 sonralarına kadar İstanbul'da öğrenciydim. Yaz dönemlerinde Laleli'deki Taşhan'da garsonluk yaptım. Bazı günlerde yürüyerek okula gittim. Eyüp İslanbey'den, Fatih'teki İmam Hatip Okulu'na takriben bir buçuk saatte yürüyordum. Kavga yok, can güvenliği tehlikesi yok, sarkıntılık yok. Mahalle çeşmesine toplanan insanlar (kadın-erkek, genç kızlar, delikanlılar ve çocuklar) birbirlerine saygılı. Bir genç kızla bir delikanlı konuşursa başkalarının onlara bakması ahlaksızlık… Komşuluk ilişkileri mükemmel… Kimse kimsenin namusuna dil uzatmaz. Halk konserlerinde yerler tutulur. Yaşlı olanlar varsa onlara yer verilir. Belediye otobüslerinde hiçbir yaşlı ya da genç de olsa hiçbir bayan ayakta tutulmaz. Erkekler onları mutlaka yer verir. Akşamları çaylar demlenir ve komşular birbirlerini davet eder. Mahallede huzursuzluk çıkaran olursa kesinlikle barındırılmaz. Yaşlıların pazar çantaları bile taşınır.
Kıymetli okuyucularım.
Gelelim bu günlere şair Karakoç'un tabiriyle yazalım.
"Kurtlar sülük oldu ayrıldı posttan.
Kaçan kurtuluyor ahbaptan dosttan.
Değişti bahçıvan bozuldu bostan.
Hıyarlar acıdır, karpuzlar kelek.
Beş sene geçmeden doğma ha bebek.
Vaziyet bambaşka vaziyet oldu.
Yaşamak işkence eziyet oldu.
Dalkavukluk üstün meziyet oldu.
Sanatkârlar sansar dahiler şebek.
Sözümü dinlersen hiç doğma bebek.
Başımız ayıkmaz binlerce halttan
Örf adet gemimiz delindi alttan" diyor.
Sizce haklı değil mi? Birlikte içinizden 'hep tenkit ediyor' diyeceksiniz. Kötülüğü teşhir etmek iyi ve güzeli bulmak içindir. Diyor ya atalarımız "Hakka bağlılık haksızlığa isyanı doğurur." Güzele ve güzelliklere karşı olan aşırı sevgi çirkinliklere nefreti arttırır. Doğruluk tutkusu, eğriye husumet sebebidir.
Aslında dünyamız ve onun bir parçası olan İstanbul'umuz dolayısıyla Türkiye'miz çirkin değildir. Dünyamızı ve ülkemizi bozup çirkinleştiren zihniyet ve o zihniyetin sahipleri ile mücadelenin önemine inanıyorum. Ah o eski günler.
 
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.