SON DAKİKA
Hava Durumu

AH NEREDE O YOK EDİLEN GÜZELLİKLER

Yazının Giriş Tarihi: 04.11.2021 15:20
Yazının Güncellenme Tarihi: 04.11.2021 15:20
Kıymetli okuyucularım
Gösteriş, caka atma, riya ve kişinin kendisini lanse etme (tanıtma) hastalığı toplumu adeta kuşatmış. Şanlı Peygamberimiz (s.a.v.)'in bir müjde olarak verdiği habere göre kıyamet gününde arşın gölgesinde gölgelenecek olan 7sınıf insandan birisi de sağ elinin verdiğini sol elinin duymayacağı şekilde sadaka veren kişilerdir müjdesidir. Müslüman Türk tarihinde yani ecdadımıza bakıldığında varlıklı kişilerin yaptığı uygulama çok manidardır. Onlar tedbili kıyafet ederek hiç bilmediği ve tanımadığı semtlere giderler. Esnafın kullandığı veresiye defterini (o günkü ismi ile zimem defteri) başından ortasından sonundan rastgele açtırırlardı. Borçlunun kim olduğunu bilmeden hesapları yaptırır ve ödeme yaparlardı. Bu şekilde borcu ödeyen varlıklı insan kimin borcunu ödediğini bilmez borcu silinen kişi de kendisini bu borçtan kimin kurtardığını bilmezdi. Böylece borcu ödenen ihtiyaç sahibi kişi kimseye minnet duymamış olur, borcu ödeyen varlıklı kişiler gösterişten uzak hiçbir çıkar gözetmeden yaptığı hayrın iyiliğin huzur ve mutluluğunu yaşardı. Adı geçen defteri manav, kasap, terzi, bakkal, hatta nalbantlar bile kullanırdı.

Kıymetli okuyucularım
Sizinle birlikte günümüze bir göz atalım. Medeni dünya, çağdaş toplum, iklim asrı diyorlar ya halbuki çağımızın sözde medeni dünyası, özde milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy'un tabiriyle maskara durumuna düşmüştür. Çağdaşlık konusu ayrı bir problemdir. Çünkü milli, dini, hukuki, adli, iktisadi ahlaki ve ekonomik yönden gelişmiş (şuurlanmış) insana çağdaş insan denir. Bu insanlardan meydana gelen topluma da çağdaş toplum, çağdaş cemiyet, çağdaş millet denir. İlim çağı zaten film çağına dönüştü. Geldiğimiz ve yaşadığımız dünyada birileri güzellikleri yok ediyor. "Gün Uzar Yüzyıl Olur" isimli eserinde tanınmış Özbek yazar Cengiz Aytmatov şunları yazıyor: Zalimlerin esir ettikleri insanların kafa derilerini yüzerek, kılları içeri gelecek şekilde dikip deve derisine sarıp güneş altında kurutmak sureti ile esirin hafızasını sildiklerini dile getiriyor. Hafızası silinen kişiye de mangurt deniliyor. Nayman ananın oğlu da aynı işlemlerle mangurt yapılır ve anasının "Sen benim oğlumsun" sözlerine itibar etmez. O efendisinin bir canlı robotudur. Vur der vurur. Öldürür öldürür. Gün gelir Nayman ana oğlu tarafından öldürür.

Kıymetli okuyucularım
Değişik plan ve metotlarla mangurt yetiştiren dünya politikacıları, siyaset cambazları günümüzde bir hayli fazla. Onların emir ve direktifleri ile (talimatları ile) hareket eden mangurtlar da çoğaldı. Özüne köz (ateş) düşmüş Nayman analar çaresiz. Şair Karakoç 1985'lerin Türkiye'sinde şöyle sesleniyor: "Bir santim kumaşı çıkart üç bine, Etin gramını yüz eyle mangurt. Hezen mertek direk, kazık ayırma. Yansın keresteler köz eyle mangurt. On evde bir kaşık yağ bırakma, Öldürür düzüleri sağ bırakma ha. Dünyada dikbaşlı dağ bırakma ha, Dereyi tepeyi düz eyle mangurt. Enflasyonla korkut, paradan konuş, faizden, tahvilden, kiradan konuş. Neyimiz zayıfsa ondan konuş. Mideden barsaktan söz eyle mangurt." Yaşasaydı ve bugünleri görseydi rahmetli Karakoç acaba neler yazardı?
 
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.