Adalet reformuna ihtiyaç var. Hem de ekmek, su gibi bir ihtiyaç. Öyle bir reform yapılmalı ki, mazlumların hakları, zalimlerden alınsın. Öyle bir reform yapılmalı ki maktullerin (öldürülenlerin) hakları katillerden alınsın. Öyle bir adalet reformuna ihtiyaç var ki, zalimler, katiller, hırsızlar, insan kaçakçıları, tecavüzcüler, sosyal ihanet şebekeleri, ırz ve namus düşmanları cezaevinde beslenmesinler. Milletin verdiği vergilerle mağdur ve masumların ödediği paralarla katiller ve zalimler yan gelip yatmasın. Öyle bir adalet reformuna ihtiyaç var ki, hukuk ve adalet adamına göre muameleden arınsın. Arınsın da Şanlı Peygamberimizin; "Kızım Fatıma da olsa suçlu cezasını çeksin" mesajı yerini bulsun. Öyle bir adalet reformuna ihtiyaç var ki para adaletin önüne geçmesin. Paraya göre adalet pazarlanmasın. Adalet reformu adaleti rezil olmaktan kurtarmalı ve vezir yapmalıdır. Adalet reformu vicdanların karardığı yerde kanunların, hukukun susmasını önlemelidir. Adalet; bir milletin ve bir devletin ayakta kalmasının ilk şartıdır. Adaletin hüküm sürmediği bir toplumda, bir ülkede zulüm var demektir. Zulmün olduğu bir ülke çökmeye mahkûmdur. Türkiye'ye baktığımız zaman görülen manzara pek de hoş ve iç açıcı değildir. Halkımız adalete olan güvenini yitirmek üzeredir. Ülkemizde bazen çok garip ve çirkin olaylar yaşanmıştır ve yaşanmaktadır. Mesela geçmiş yıllarda  bir başbakanımızın oğlu işlediği hatadan dolayı karakola götürülmüştür. İlgili memurlar delikanlıya çok özel muamele yapmış oturduğu koltuk, içtiği kahve, yediği kebap bile gündem olmuştur. 'İkram olacaksa herkese olmalıdır.' Şeklinde basında manşet olmuştur. Yasama organı olan Türkiye Büyük Millet Meclisi, elbette kanunlar çıkaracaktır. Evrensel hukuk diyerek ülkenin ve devletin yapısı tahrip edilmemelidir. Baştan ayağa, tepeden tırnağa kadar hukuk ve kanunlar herkese eşit uygulanmalıdır. Ben İzmir'de Buca Cezaevi'ne derslere gittim. Orada gördüklerim benim düşüncelerimi alt üst etmiştir. Sayın savcımızın ve komutanımızın talepleri doğrusunda bütün koğuşlara derse girdim. Adi suçlar, siyasi suçlar, terör, vatan hainliği ne ararsanız mevcut. İşte onların bazı itirafları şöyledir; "Hocam ben buranın abonesiyim. Yazın dışarıda, kışın burada yaşıyorum. Hangi suçtan ne kadar ceza alacağımı biliyorum." Bir başkası; "Yahu hoca boş ver bunları. Her şeyi yiyip içiyoruz. Bir eksiğimiz kadın yokluğu. Onu da başka yollarla gideriyoruz. Anlarsın ya..." Bir diğerine gelince; "Valla hoca yaşamak böyle de güzel. Ben yaptıklarımdan pişman değilim. Ekmek elden, su gölden. Nasıl olsa ucunda ölüm yok." Şimdi ilgililere sormak istiyorum, mazlumlardan, masumlardan alınan vergilerle, ceza evlerindeki katilleri, suç makinelerini namus cellâtlarını beslemek vicdanınızı sızlatmıyor mu? Gidişattan memnun musunuz? Yere batsın böyle evrensel hukuk, böyle uygulama. Artık birileri konuyu gündeme taşımalıdır.