SON DAKİKA
Hava Durumu

ADALET REFORMU NE DEMEK ANLAYAMADIM (3)

Yazının Giriş Tarihi: 17.12.2020 16:12
Yazının Güncellenme Tarihi: 17.12.2020 16:12
Ünlü ilim adamlarından, siyaset bilimcilerden, Farabi, Maverdi, Gazal, gibi şahısların ortak tespitleri şudur; “Eğer devlet, vatandaşların birbiriyle kaynaşmasını sağlayan, onlara itaat ve dayanışma ruhu aşılayan denine önem vermezse, toplumun kendisine olan gönüllü saygı ve sevgisini de kazanamaz. Toplum üzerinde ancak baskı yönüyle otorite sürdürebilir. Bu da onu bir zorba devlet ve yıkıcı devlet haline getirir. O halde sağlıklı bir din, devlet ilişkisinin kurulması, devletin topumun en yüksek değeri olan dine saygı göstermesiyle mümkün olur. Burada dine saygı ifadesini, dinin vazgeçilmez emir ev buyruklarından olan adalet, eşitlik, dürüstlük ve doğruluk gibi ahlaki, sosyal ve siyasal ilkelerine de saygı bunları ihlal etmek yani adalet, eşitlik, doğruluk ve dürüstlüğü bozup zedelemek Allah’ın emir ve hükümlerini ihlal ve terk anlamına gelir. Başka bir deyimle din kavramının en geniş anlamıyla toplumun inanç ve değer yargılarının bütünü olarak anlamak gerekir. Bu bağlamda Şanlı Peygamberimiz (s.a.v); ”Cihanın en uygun olanı zalim hükümdar (Zalim ve adil olmayan) karşısında hakkı söylemektir” buyurmuştur. Burada anlaşılan mana şudur; yaratan Allah’a isyan teşkil eden hususlarda yaratılan, yaratılmış olanlara itaat edilmeyeceğini bildirmiştir. Bakınız İslam İlmihali Cilt 2, Sayfa 550-551. Ayrıca Kütüb-ü Sitte’den Buhari İbn-i Mace Müsnede’e bakabilirsiniz. Anlaşılan o dur ki; adalet ve hukuka riayet etmek, idarecilerimizin uyması ve dikkat etmesi gereken asıl konulardır. Emri bil maruf nehyi münker denilen (İyilikleri emredip uygulamak, kötülüklere karşı çıkıp uzak durmak) ilkelerini ve prensiplerini yerine getirmek yöneticilerin sıkı sıkıya bağlı olması gereken esaslardır. Bu yüzden İslam tarihinde ve Müslüman Türk tarihinde onlarca eser yazılmış ve uygulanmıştır. Mesela Nasihatül Mülük ( İdarecilere, yönetici devlet adamlarına öğütler), Edep-ül Vüzara (Devlet adamlarının, idarecilerin uygulaması gereken prensipler ve edepler) Nasihat Name, Pend Name gibi eserler bunlara örnektir. Müslüman Türk tarihinde ve İslam Âlemi’nde, ilim adamlarının zaman zaman devlet adamlarına mektupla yazarak, onları uyardığı bilinmektedir. Çünkü bu aktif ve çok önemli görev ilim adamlarına düşmektedir. Bu uyarılar yazılı ve sözlü olarak yapılmıştır. ‘Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır’ mesajı ilim adamlarının vazgeçilmesi olmuştur. İmam-ı  Azam’ın şehit edilmesi bunun açık örneğidir. Hatta ilmi ile amel eden âlimler, adaletle hükmetmeyen devlet yöneticilerinin ve idarecilerin ziyaretlerini kabul etmemişler, kendileri de onların ziyaretlerine asla gitmemişlerdir. Bakınız İslam İlmihali, Cilt 2, Sayfa 552. İslam hukukçuları ahlak, doğruluk ve adaletten sapan devlet adamlarını doğrudan tenkit edip, uyarmışlardır. Yapılan haksızlık konusunda kesin ve net tavır almışlardır. Günümüzün manzarasına bakıldığında yaşadığımız kirli hadiselerin sebep ve nedenlerini anlamak için yağcı, yalaka, maddeperest, ekran şarlatanlarını göz önünde bulundurmak yeterli olmaktadır.
  DEVAM EDECEK  
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.