Katillerin, zalimlerin, canilerin, hırsızların, gasp ve soyguncuların, teröristlerin, vatan hainlerinin her gün arttığı bir ortam oluştu. Söz ustaları, laf ebeleri, sahte reçete yazanlar da çoğaldı. Teselli uzmanları sahaya indi. Gelinen noktada katillerin, canilerin, hırsızların, tecavüzcülerin sayıları çoğaldı. 'Adalet istiyorum' diye bağıranlar, 'Adalet nerede' diye feryat edenler çaresiz kaldı. Mazlumlardan, mağdurlardan, maktül yakınlarından ve masumlardan alınan vergilerle katiller, hainler, cinayet şebekeleri ve hırsızlar cezaevlerinde beslendi. Halen de besleniyor. Sayıları çoğaltılan ceza ve tutuklu evlerini mekan edinenler manzaradan memnunlar. Çünkü bunlar için yapılan işlemler, uygulanan cezalar biçilmiş kaftan. Ben epey zaman İzmir'de Buca Cezaevi'nde derslere gittim çok ibret verici sözler ve suç makineleri ile karşılaştım. Bazılarını okuyucularımızla paylaşmak istiyorum. "Hoca burası benim ikinci evim 6 ay dışarıda 6 ay içeride geçiyor. Hava soğumaya başlayınca alacağım ceza 6 ayı geçmeyecek şekilli bir suç işliyorum ve buraya geliyorum. Yatak var. Yemek var. Meyve var, ekmeği suyu var. Bir tek onun yokluğunu çekiyoruz onu da başka yollarla gideriyoruz. Anlarsın ya... "

Gülüşmeler, kahkahalar. Yasama organı olan seçilmişler, ne hikmetse yaşanan bunca vahşete rağmen gerekli tedbirleri almıyorlar. Yürütme ise elindeki mevcut kanunlara göre karar veriyor. Verilen kararların zerre kadar caydırıcılığı yok. Bu şartlarda ve bu kararlarla caydırıcı olmaz da. 

Bazen gülünç kararlara şahit oluyoruz 80 yaşındaki analar, 80 yaşındaki babalar aklı çalışan gençler gülüyor. Bende gülen o yaşlıların içindeyim. Bilmem kaç sefer ağırlaştırılmış müebbet, bilmem kaç yıl ceza... Allah aşkına insan ömrü sınırlıdır. Türkiye'de 100 yaşın üzerinde pek insan yoktur. Toplamı yüzyıllar yapan cezalar insanı güldürüyor. Adalete güven kalkıyor. Cezalar inandırıcı olmaktan çıkıyor. 'Kısasta sizin için hayat vardır' buyuran Yüce Rabb'imizin bu cihan-ı şümul mesajına insanlığın ihtiyacı var. Değilse, çağdaş hukuk aldatmaları ile insanlığı tehdit eden suç makinalarının beslemenin hiçbir anlamı yoktur. Ucuz nutuklarla sahte hümanist borazanlığına soyunanların yakınlarına bir tecavüz, bir öldürme hadisesi yapıldığında, "Kana kan isteriz. Katillerden hesap sorulsun. Asın bu alçakları... Yeter artık!" Diyerek feryat etmeleri unutulmamıştır.

Askerlerimizin, polisimizin, savunmasız insanların katillerin artık devlet eliyle beslenmesin. Katillerin yaşama hakkı var da, onların kahpece katil edilip öldürdükleri masumların yaşama hakkı yok muydu? Diye sormak gerek. Netice olarak ihmal, gaflet ve hoşgörü ayaklarıyla, 'Cinnet toplumu' haline geldik. Gemi su almaya başladı. Allah rızası için, devletimizin bekası, hepimizin huzur ve selameti için ihtiyacımız olan adalet uygulanmalıdır. Suçlu kim olursa olsun cezasını çekmelidir.