Kıymetli okuyucularım
Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.)'in adaletini düşmanları bile kabul etmiştir. En zor ve en çetin içinden çıkılması güç olan olayları kabileler arası problemlerde onun hekimliğine başvurmuşlar ve aldığı kararları saygı ile karşılamışlardır. Hz. Ayşe annemizin ifadesi ile Peygamberimiz (s.a.v.) nazarında (onun gözünde) zengin, fakir, büyük, küçük çevresi olan hatırı sayılır olmayan herkes eşittir. Mesela bir defasında Allah'ın Resulü savaştan elde edilen ganimetleri, malları dağıtıyordu. Çok kalabalık bir insan topluluğu vardı. Adamın birisi adeta Peygamberimizin sırtına çıkmıştı. Allah'ın Resulü elindeki çubukla bu adamı işaret ederken, çubuk bu adamın yüzüne gelmiş ve yüzü çizilmişti. Peygamberimiz zamanında çubuğu adamın eline vererek, "Sana vurduğum gibi sen de bana vur" buyurdu. Adam, "Ey Allah'ın Resulü. Hayır ben size asla vuramam. Taşkınlığı ben yaptım, size de darılmadım" dedi. Yine Ayşe annemizin verdiği habere göre Peygamberimiz kendi nefsi (şahsi arzu ve isteği) için asla kin ve intikam peşinde düşmez, günah olmadıkça işlerin kolay olanını tercih ederdi. Günah olma ihtimali olan işlerde ise o işten en uzak kalanı olurdu.

Kıymetli okuyucularım
Kitabımız Kuran-ı Kerim'de 10 sure ve 15 ayette adaletten bahsedilmektedir. Mümtehine Suresi'nin 8. ayeti özellikle günümüzün hadiselerine de ışık tutmaktadır. "Allah sizi din konusunda sizinle savaşmış sizi yurtlarınızdan da çıkarmamış kimselere iyilik etmekten, onlara adil davranmaktan men etmez. Şüphesiz Allah adil davrananları sever." Bak. Kuran meali Diyanet İşleri Başkanı Sayfa 549. Nisa Suresi'nin 58. ayetinde ise "Allah size emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz (karar verdiğiniz) zaman adaletle hükmetmenizi (karar vermenizi) emrediyor. Doğrusu Allah bununla size ne güzel öğüt veriyor" buyurmaktadır. Hz. Ebubekir halife seçildikten sonra yaptığı ilk konuşmada şöyle buyurmuştur: "Ey insanlar hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekiniz. Ben doğruluktan saparsam beni düzeltin (doğruya yöneltin). Doğruluktan saparsam bana itaat etmeyin. Başkasındaki hakkını kendisinden alıncaya kadar sizin en kuvvetiniz benim. İndimde (yanımda) zayıftır. Başkasındaki hakkını alıncaya kadar da sizin en zayıfınız benim indimde en kuvvetlinizdir" dedikten sonra şöyle devam etmiştir: "Arkasında fenalık ahlaksızlık edepsizlik adaletsizlik ve benzeri kötülükler zuhur eden meydana gelen hiçbir kavim millet topluluk yoktur ki Allah onları umumi olarak bir belaya düçar etmesin (uğratmasın)"

Kıymetli okuyucularım
Dikkat edilirse adalet adamına göre, taraftarlarına, siyasi görüşlerine yaptırım gücüne ve inancına göre değildir. Konu ile ilgili olarak hadisler ve Hz. Peygamberimizin, Ashabının Yaşadığı Müslümanlık isimli eserin 5. Cildinin 1797. sayfasından itibaren bakabilirsiniz.

Netice itibarıyla Adalet kim olursa olsun haklının hakkını alıp sahibine vermektedir. Böyle yapılmazsa vezir olması gereken adalet rezil olur. Bu da toplum için bir felakettir. Dünya insanlığının adalete ihtiyacı vardır. Muhtaç olduğumuz şey nutuk, demeç, slogan ve söz değil uygulama ve tatbikattır.