Huzursuz, bunalımlı, stresli ve saldırgan bir toplum olduk. Suni gülümsemeler, basit sloganlar, çılgın eğlenceler insanlığı mutlu etmiyor. Şiddet vazgeçilmezimiz oldu. Trafikte bile bunun çok acı örneklerini görüyoruz. Uyuşturucu, alkol, gösteriş budalalığı nesilleri ayrık otu gibi sardı. Paylaşım kültürü beslenme alışkanlığına dönüştü. Kuşaklararası yorumlar tehlike arz etmeye başladı. Birtakım kişilerin çevresindekilerin, yani yandaşların ve yalakaların rahatları, diğerlerini tatmin etmiyor. Onur ve haysiyetler basit ve cılız dünyalıklarla takasa sunulmaya başlandı. Bir tarafta ayda 25-30 bin lira maaş alanlar, öbür yanda asgari ücretle çalışıp, kirada oturarak geçinenler. Parlak demeçler karın doyurmuyor. Psikopatların, cinayet şebekelerinin bu derece çoğalması neyle izah edilecek? ‘’Nerede hata yaptık?’’ sorusu birilerinin hiç aklına gelmiyor mu? Bir yılda üç cinayetin işlenmediği devirleri düşünelim. Belki duble yollar, lüks vasıtalar, moda çılgınlıkları, GDO ve hormonlu beslenme yok. Ancak huzur, can güvenliği, ihlas ve samimiyet, komşuluk ilişkileri var.  Bütün bunların reçetesi ise tektir: İslam. Ne yazık ki İslam’ı rant maskesi olarak kullanan sosyal hırsızlar, dinin derisine yapışan aldatmacılar elbette bunun dışındadırlar. Onlar bu kutlu tarife uymazlar. El öp cennete git, mürit ol cenneti garanti et, para ver cennet senin olsun, takım tutar gibi adam tut, şahıslara monta ol yalan düzelsin. Peki kardeşim Kuran nerede, sünneti Muhammediyye nerede, hiç Kuran’ın mealini okudun mu? İmanın, şirkin şubelerini inceledin mi? Bunları okur ve incelersen yanlış yolda olduğunu göreceksin. Elbette Allah’ın veli kulları vardır. Bunlar peygamberler silsilesinden sonra gelen iyi insanlardır. Veli’nin anlamı ise pratikte dost demektir. O gerçek dostlar villalarda, lüks arabalarda otururken, müritler gecekonduda oturmazlar. O sahte dostlar köfte, kebap yerken, müritler yağsız mercimek çorbasına talim etmezler. İnşallah bunları ileriki zamanlarda ayetlerle anlatacağım. Yalancılar rahatsız olsalar bile…