Kıymetli okuyucularım
Atatürk 30 Ağustos Zafer Bayramını anlatırken şöyle devam ediyor. ''Yeni Türk Devleti'nin ve genç Cumhuriyetin temelleri burada sağlamlaştırıldı. Bu sahada  akan Türk kanları, bu semada uçan şehit ruhları devlet ve Cumhuriyetimizin ebedi muhafızlarıdır. Bu  muazzam zaferin muhtelif etkenleri üzerinde en mühimi ve en yükseği , Türk milletinin kayıtsız şartsız hakimiyetini eline almış olmasıdır. Atatürk, zaferle taçlanan kurtuluş mücadelesi hakkındaki bu nutkunda bir savaş tanısı yapıyor ve diyor ki '' Meydan Muharebesi yalnız karşı karşıya gelen iki ordunun çarpışması değildir. Millettin çarpışmasıdır. Meydan muharebesi, milletin bütün mevcudiyeti ile ilim ve fen sahasında ki seviyeleri ile ahlaklarıyla, kültürleriyle, kısaca bütün maddi ve manevi kudret faaliyetleriyle ve her türlü vasıtalarıyla çarpıştığı bir imtihan sahasıdır. Netice, yalnız olmanı (maddi) kuvvetin değil, bütün kuvvetlerin, bilhassa ahlakı ve kültürel kuvvetin üstünlüğü ispat derecesine vardırır.
 
Kıymetli okuyucularım
Burada bir benzetme yapmak istiyorum. Şöyle ki '' 26 Ağustos 1071 de Malazgirt meydan muharebesinde Romen Diyojen'in 200 bin kişilik ordusunun karşısında Alparslan Gazi 50 bin kişilik Türk ordusu ile savaşa girmiş ve zafer kazanmıştır. Anadolu’da ki Kürt, Yezdani, Keldani, ve bütün etnik gruplar, Müslüman Türk kimliği ile birleşmiştir. Horasan'dan, Türkistan'dan, Nişabur'dan Anadolu'ya gelen Ahiyan-ı Rum Gaziyan-ı Rum ve Alperenler Yesevi dervişleri bu zaferde etken güç olmuşlardır. Hacı Bektaş Veli'nin işaret ettiği ve irşad ettiği ekiplerin, Müslüman Türk kimliğine sarılmaları bu bağlamda önemlidir. Aynı yapı taşı, aynı ülkeye birlik ruhu Mustafa Kemal Atatürk'ün başında olduğu kurtuluş savaşında da etken güç olmuştur. Atatürk'ün Samsun'a çıktığında Hacı Molla karşılamış ve en büyük desteği samimi din adamları vermiştir. İstismarcı, mandacı ajanlar, sahte dindarlar buna dâhil değildir.
 
Kıymetli okuyucularım
Bir takım çarpık ve kiralık, uzaktan kumandalı tiplerin Atatürk hakkındaki iftiraları, yalanları, onun din düşmanı gösterilmesi tam bir ihanettir. İngiliz ve Yunan ajanlarının giriştiği kirli faaliyetlerin sonucudur. 1930 yılında ''Kurt Ziemke'' ismindeki hainin kaleme aldığı ''Die neu Türkei'' (Yeni Türkiye) adındaki kitap (paçavra) birileri tarafından kaynak kabul edilmiştir. Dilli düdüklerin, şak şakçı hödüklerin, Atatürk'ün Filistin'e sahip çıkmasını bile okumamışlardır. O koca lider diyor ki '' Biz şimdiye kadar dinsiz İslamiyet’e lakayıt olmakla itham edildik (suçlandık). Fakat bu ithamlara rağmen, Peygamberimizin son arzusunu, yani mukaddes toprakların daima İslam hâkimiyetinde kalmasına temin için hemen bugün kanımızı dökmeye hazırız. Cetlerimizin, Selahadi'ni idaresi altında, uğrunda Hıristiyanlarla mücadele ettikleri topraklarda yabancı hâkimiyet ve nüfusunun tahtında (altında) bulunmasına müsaade etmeyeceğimizi beyan edecek kadar bugün Allah'ın inayeti ile kuvvetliyiz. Avrupa bu mukaddes yerlere temellük (girmek) için yapacağı ilk adımda bütün İslam alimlerinin ayaklanıp icraata geçeceğine şüphemiz yoktur.'' İşte lider, işte örnek devlet adamı. Utanması gerekenler utansın...