Kıymetli okuyucularım,

Müslüman Türk Milletinin güveni, Türk vatanının bekçisi asil Türk gençleri; geçmişi, tarihi, gerçekleri ne kadar iyi bilir iyi öğrenirler ve unutmazlarsa dünkü ve bugünkü kişileri, gerçekleri, olayları ne kadar iyi tanırsa o kadar vatan ve bayrağına sahip çıkacaktır. Son zamanlarda Türk Bayrağından hatta Türk isminden rahatsız olanlara şahit oluyoruz. Çok dikkatimi çeken bir paragrafı sizlerle paylaşmak istiyorum. 28 Şubat 1946’da kurulan Sosyal Adalet Partisi gaye ve prensipler bölümünde şu noktayı belirtmiştir. Yurdumuzda ırkı, dini, mezhebi, cinsi ve rengi ne olursa olsun bütün vatandaşlar aynı haklara sahiptir. Ancak milli müdafaamız yalnız Türk ırkından olanlara bırakılır. Soyunda yabancı kan bulunanlar hariç. Milliyetçiliği sadece bu bakımdan kayıt altına almak zaruretinde kalmamıza rağmen yurt dışında enfernasyonalistiz. Bkz: Dr. Fethi Tevetoğlu, Türkiye’de Sosyalist ve Komünist Faaliyetler, sayfa 553. Evet soyunda sopunda yabancı kan bulunanlar, Türüm demekten utananlar. Türk Bayrağına tahammül edemeyenlere bu vatan emanet edilmez. Atatürk boşuna Ne mutlu Türküm diyene dememiş.

Kıymetli okuyucularım, 3 Mayıs 1944 tarihi büyük anlam taşımaktadır. Çünkü o tarih Türklük günüdür. Nihal Atsızların, Alparslan Türkeş’lerin, Osman Yüksel Serdengeçti’lerin bir Türk dünyaya bedeldir diyen Mustafa Kemal Atatürk’lerin yaktığı meşalenin aydınlığı tarihtir 3 Mayıs Türklük Günü. Türklüğe karşı çıkmak gaflet ve ihanettir. Konu ile ilgili rahmetli Türkeş’in ‘Dava’ isimli eserinin 24 ve 25’inci sayfalarını incelemek yeterlidir. Osman Yüksel Serdengeçti “Karakitap”’ta net olarak şöyle yazmıştır. 3 Mayıs sabahı kıyam eyledik. Cadde cadde coştuk şarkı söyledik. Millet için, vatan için ağladık. Bir de şimdi nizam bozucu olduk. Türklüğe karşı olanlara hitaben Aşağıdan da aşağı bilmem kimin uşağı” diyerek şiirlerini sıralamıştır. Türklük günü kutlu olsun. Türklüğe dil uzatanlara da yuh olsun. Ne mutlu Türküm diyene.