Kıymetli okuyucularım,
Doğu Avrupa ile Batı Asya’nın milletleri, halkı bu köhne ve kokuşmuş olan Bizans İmparatorluğundan kurtulmuşlardır. “Ya ben İstanbul’u alırım ya da İstanbul beni alır” diyen Fatih Sultan Mehmet Han için hocası Akşemseddin, “Begüm bu kalanın Fatih’i sen olasın deyü, alem-i şehzadelikte sona tepşir ettük” demiştir. İstanbul’un fethiyle yanıp tutuşan Fatih peygamberimizin müjdesini de kavuşmak istiyordu. Onun için tarihin kaydettiği ilk büyük ateşli silahlar ve toplar ile Osmanlı Türk Ordusunu güçlü ve dayanılmaz karşısında durulmaz hale getirmiştir. Kuşatma günü donanmayı Beşiktaş’tan Haliç’e karadan yürüterek indirmiştir. Konuyla ilgili Arif Nihat Asya şu mısraları kaleme almıştır. Yelkenler biçilecek, yelkenler dikilecek;
Dağlardan çektiriler, kalyonlar çekilecek;
Kerpetenlerle surun dişleri sökülecek
Yürü, hala ne diye oyunda oynaştasın?
Fatih’in İstanbul'u fethettiği yaştasın.!
Sen de geçebilirsin yardan, anadan, serden...
Senin de destanını okuyalım ezberden...
Haberin yok gibidir taşıdığın değerden...
Elde sensin, dilde sen, gönüldesin baştasın...
Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın.!
Yüzüne çarpmak gerek zamanenin fendini...
Göster: Kabaran sular nasıl yıkar bendini ?
Küçük görme, hor görme, delikanlım kendini
Şu kırık abideyi yükseltecek taştasın;
Fatih’in İstanbulu fethettiği yaştasın.!
Bu kitaplar Fatihtir, Selimdir, Süleymandır.
Şu mihrap Sinanüddin, şu minare Sinandır.
Haydi artık uyuyan destanını uyandır.!
Bilmem, neden gündelik işlerle telaştasın
Kızım, sen de Fatihler doğuracak yaştasın.!
Delikanlım, işaret aldığın gün atandan
Yürüyeceksin... Millet yürüyecek arkandan !
Sana selam getirdim Ulubatlı Hasan’dan ....
Sen ki burçlara bayrak olacak kumaştasin;
Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın.!
Bırak, bozuk saatler yalan yanlış işlesin!
Çelebiler çekilip haremlerde kışlasın!
Yürü aslanım, fetih hazırlığı başlasın...
Yürü, hala ne diye kendinle savaştasın ?
Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın.!
Kıymetli okuyucularım, 1453’ten sonra İstanbul bir defa daha Mustafa Kemal Atatürk tarafından silah arkadaşlarıyla birlikte fethedilmiş ve ehli küfür denilen yabancı güçlerin işgalinden kurtulmuştur. Başkent ise Ankara olmuştur. Gelinen noktaya ve günümüze bakıldığında Ruslara, İngilizlere, Fransızlara, Almanlara, Yahudilere ve Araplara satılan İstanbul toprakları öyle zannediyorum ki Fatih Sultan Mehmet Han’ın ve Ulubatlı Hasanların ruhlarını rahatsız etmekte, kemiklerini sızlatmaktadır. Haçlılar, ehli Salih denilene kefere takımları topla, tüfekle alamadığı İstanbul’u kültür emperyalizmi ile işgal etmiştir. Sizce de öyle değil mi?
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
ZEKERİYA KILIÇ
29 MAYIS 1453 İSTANBUL’UN FETHİ
Kıymetli okuyucularım,
Doğu Avrupa ile Batı Asya’nın milletleri, halkı bu köhne ve kokuşmuş olan Bizans İmparatorluğundan kurtulmuşlardır. “Ya ben İstanbul’u alırım ya da İstanbul beni alır” diyen Fatih Sultan Mehmet Han için hocası Akşemseddin, “Begüm bu kalanın Fatih’i sen olasın deyü, alem-i şehzadelikte sona tepşir ettük” demiştir. İstanbul’un fethiyle yanıp tutuşan Fatih peygamberimizin müjdesini de kavuşmak istiyordu. Onun için tarihin kaydettiği ilk büyük ateşli silahlar ve toplar ile Osmanlı Türk Ordusunu güçlü ve dayanılmaz karşısında durulmaz hale getirmiştir. Kuşatma günü donanmayı Beşiktaş’tan Haliç’e karadan yürüterek indirmiştir. Konuyla ilgili Arif Nihat Asya şu mısraları kaleme almıştır. Yelkenler biçilecek, yelkenler dikilecek;
Dağlardan çektiriler, kalyonlar çekilecek;
Kerpetenlerle surun dişleri sökülecek
Yürü, hala ne diye oyunda oynaştasın?
Fatih’in İstanbul'u fethettiği yaştasın.!
Sen de geçebilirsin yardan, anadan, serden...
Senin de destanını okuyalım ezberden...
Haberin yok gibidir taşıdığın değerden...
Elde sensin, dilde sen, gönüldesin baştasın...
Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın.!
Yüzüne çarpmak gerek zamanenin fendini...
Göster: Kabaran sular nasıl yıkar bendini ?
Küçük görme, hor görme, delikanlım kendini
Şu kırık abideyi yükseltecek taştasın;
Fatih’in İstanbulu fethettiği yaştasın.!
Bu kitaplar Fatihtir, Selimdir, Süleymandır.
Şu mihrap Sinanüddin, şu minare Sinandır.
Haydi artık uyuyan destanını uyandır.!
Bilmem, neden gündelik işlerle telaştasın
Kızım, sen de Fatihler doğuracak yaştasın.!
Delikanlım, işaret aldığın gün atandan
Yürüyeceksin... Millet yürüyecek arkandan !
Sana selam getirdim Ulubatlı Hasan’dan ....
Sen ki burçlara bayrak olacak kumaştasin;
Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın.!
Bırak, bozuk saatler yalan yanlış işlesin!
Çelebiler çekilip haremlerde kışlasın!
Yürü aslanım, fetih hazırlığı başlasın...
Yürü, hala ne diye kendinle savaştasın ?
Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın.!
Kıymetli okuyucularım, 1453’ten sonra İstanbul bir defa daha Mustafa Kemal Atatürk tarafından silah arkadaşlarıyla birlikte fethedilmiş ve ehli küfür denilen yabancı güçlerin işgalinden kurtulmuştur. Başkent ise Ankara olmuştur. Gelinen noktaya ve günümüze bakıldığında Ruslara, İngilizlere, Fransızlara, Almanlara, Yahudilere ve Araplara satılan İstanbul toprakları öyle zannediyorum ki Fatih Sultan Mehmet Han’ın ve Ulubatlı Hasanların ruhlarını rahatsız etmekte, kemiklerini sızlatmaktadır. Haçlılar, ehli Salih denilene kefere takımları topla, tüfekle alamadığı İstanbul’u kültür emperyalizmi ile işgal etmiştir. Sizce de öyle değil mi?