Anayasa doçenti Muammer Aksoy söz alarak DP’liler için; “Hepsini asmak için Ceza Kanunu’nun 56. maddesini yürürlükten kaldırmak lazım, 56. maddeye göre 65 yaşın üzerindekiler idam edilemezdi. Öyle olunca da Celal Bayar, Refik Karaltan ve pek çok kişi ipten kurtulacaktı. O madde kalkarsa bütün demokratları asmak yasallaşacaktı. Türkeş bu duruma itiraz ediyor ve diyor ki; “Ben hukukçu değilim ancak Harp Okulu’nda aklımda kaldığı kadarıyla genel bir hukuk kuralı vardır. Suç tarihindeki kanun lehindeyse, suçlu ondan yararlanır. Suçtan sonra çıkarılan kanunu suçluya uygulamak hukuka aykırı olur.” Anayasa doçenti Muammer Aksoy Türkeş’e karşı çıkarak; “Sizin söylediğiniz normal zamanın hukuk prosedürüdür. Biz ihtilal hukukundan söz ediyoruz. İhtilal hukukunda böyle şeyler mübahtır” diyor. O anda MBK’sinin arasında mübahtır, değildir tartışması başlıyor. Sonunda Türkeş hukukçulara dönerek “Siz bir mütalaa hazırlayın, imzalayıp getirin. Sonra biz kararımızı verelim” diyor. Öyle de yapıyorlar. Hukuk hocaları istenilen fetvayı yazıp imzalıyorlar. O belge de devlet arşivlerine giriyor. Böylece ipler biraz daha geriliyor. Cemal Gürsel Paşa, Türkeş gibi düşünüyor ve MBK’sinin sonunda bir partiye dönüşmesini istiyordu. Türkeş, Gürsel’in gözbebeğiydi. Bir gün Türk’i çağırıyor. “Adalet Bakanı Abdullah Gözübüyük, Maliye Bakanı Ekrem Alican, Basın Yayın ve Turizm Bakanı Zühtü Tahvan da senin gibi düşünüyorlar. En uygunu bir parti kurmak. Sen onları topla görüş, kurulacak partinin program ve tüzüğünü hazırlamaya başlayın.” diyor. Türkeş bakanları arıyor. Dördü de Adalet Bakanı’nın odasında toplanıp, yeni partinin hazırlıklarına başlıyorlar. Devlet Bakanı Olan Sıtkı Utay bunu duyuyor ve Türkeş’e giderek Memleketçi Serbest Parti’nin Başkanı Enver Atakan benim ahbabımdır. Hazır bizim parti var. Orada birlikte çalışalım. İsterseniz sizi tanıştırayım, bir görüşün” diyor. Türkeş, Adakan Ulay Paşa’nın evinde buluşuyor. Yemek yiyorlar. Dışişleri Bakanı Selim Serpaye’de parti işini duymuş, o da başbakanlığa gelip. Türdeşle görüşmüştür. “Beni unutmayın, bende sizinle beraberim” diyordu. O sırada Cemal Gürsel Paşa’nın etrafında ihanetler, tezviratlar ve imzasız mektuplarla iftiralar başlamıştı. “Türkeş var ya Türkeş bir gün nasır rolüne bürünecek, soyunacak. Sizi de General Necip durumuna sokacak. Sizi ya öldürecek, ya da tavsiye edip, bir yerlere hapsedecek.” Bunları Cemal Gürsel Paşa’nın kulağına fısıldıyorlardı. DEVAM EDECEK
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
ZEKERİYA KILIÇ
27 MAYIS İHTİLALİ VE SONRASI (8)