Tam 101 yıl önce, Türk Milletinin çanağını yalayarak yaşayan ve Türkün insanlık anlayışından istifade ederek ihanete girişen dönmeler ve kapı kulları intikam yumaklarını çözmeye başladılar yağmacı ve zalimler dünya ortasında insanlık prensiplerini çiğnemeye başladılar. Adına Milletler Cemiyeti (Cemiyet-i Akvam) denilen teşkilat bile kan kusan silahları ile mağrur bir şekilde ucuz kahramanlık sergiliyordu. Tarih önünde ve dünya önünde kin ve ihtiraslarla sahte ideolojilerin ve sahte, kalpazan doktrinlerin sözde kahramanlığı yapılıyordu. Bu yağmacı şebeklerin karşısına çıkacak olan, tek başına da kalsa yine Türk milletiydi. İç ve dış odakların ve iki yüzlü hainlerin ihanetleriyle, bir de idari gafletlerle sonu gelen Osmanlı İmparatorluğu taksim edilmesi gereken bir ganimet sayılıyordu. Sonraki yıllarda muzaffer sayılan devletler arasında Osmanlının ganimet sayılan hisseleri yüzünden çok mühim anlaşmazlıklar ve problemler meydana geldi. Arapların ve Ermenilerin kalleşçe tutumları Kürtlerin ise kendilerine vaat edilen hayali devlet rüyaları piyon olmalarına zemin hazırlıyordu. İş yine öz be öz Türk Milletine düşüyordu. Madde ile mananın, hile ve ihanetler ve imanın yeniden çarpışmasına doğru bir yola girilmişti. Dünyaya yön veren dik ve yüksek baş olan Türk Milletinin eğilmez başıydı. Nihayet 1919 Nisan’ında Yunanlılar, İngilizler, Fransızlar Amerika’nın harp gemilerinin himayesinde İzmir’e çıkıyordu. Tam bu sırada Mustafa Kemal Atatürk Samsun’a çıkıyordu. Hürriyet sevdalısı, özgürlük aşığı tam bir Müslüman Türk. Öyle ya Türk toprakları üzerinden kurulmak istenen Ermenistan, Kürdistan, Pontus, Kapodokya, Karya, İyonya bazı gafilleri tatmin edebilir. Ancak buralarda Müslümanlığın izine rastlamak mümkün olmaz. Çünkü özgürlüğün, hürriyetin ve Müslümanlığın izine döviz ve benzeri paralarla rastlayamazsınız. Bu güne kadar böyle bir ize rastlanmamıştır. Türkiye’yi vatan haline getirenlerin verdikleri mücadele döviz ve kristal eşya mücadelesi olmamıştır.
Asker kaçakları, ikbal avcıları, maddeperest, kapitalist zihniyetler bu bağlamda sınırda kalmışlardır. Cumhuriyetin temellerini  atanlar, Türk ve Müslüman kalmayı şeref saymışlardır. Ancak iç düşmanlar ve iç kurtlar dıştaki ihanet şebekeleri ile birleşince çok ciddi pürüzler hortlatılıyor. Bu türeyen hortlaklar cumhuriyete, “çamuriyet ‘’ diyecek kadar alçalabiliyorlar. Bunu da İslamcı olmalarına bağlıyorlar. Nerede Müslümanlık, nerede sizin davranışlarınız. İşte Mustafa Kemal Atatürk’ü neslimiz çok iyi tanımalıdır.